22 Aralık 2016 Perşembe

MERYEMOĞLU MESİH İSA

ALİ İMRAN SURESİ'NDE 

ZEKERİYA'NIN YAKARIŞI

Şüphesiz Allah, Adem’i ve Nuh’u ve İbrahim ailesini ve İmran ailesini birbirinden gelmiş birer nesil olarak seçip alemlere üstün kıldı. Allah, her şeyi hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. (3:33-34)

Adem, Nuh, İbrahim ve İmran aileleri birbirinden gelmiş nesillerdir. 

Bu dört nesil, 4 Haram Şehr'de yani üzerinde kısıtlamalar geçerli olan 4 yerleşim yerinde yaşayan nesillerdir.

Görüldüğü gibi bu ayete göre alemlere üstün kılınan tek nesil İsrailoğulları 
değil, bu ayette bahsi geçen insan nesilleridir. 

Dünya gezegeni ve hayatı, özellikle diğer üç neslin bulunduğu gezegen ve hayatlardan birisiyle paralel sürmektedir. 

Dolayısıyla Kuran'da bahsi geçen resullerin ikişer ismi bulunmaktadır. Bunlardan birisi bu Dünya hayatındaki ismi, diğeri ise bu Dünya'ya gelmeden önce bulundukları alemde veya halen bulundukları paralel alemdeki ismidir. 

Bu yüzden Allah, resullerden bahsederken bazen bir ismiyle, bazen diğer ismiyle, bazen de araya "ve" bağlacı koyarak iki ismiyle birden hitap etmektedir. 

Yunus-Zünnun, Yakup-Esbat, Yusuf-İdris, İsmail-İshak, Süleyman-Zülkarneyn, Musa-Harut, Harun-Marut, Salih-Şuayb, Lokman-Üzeyr, Elyesa-Zülkifl, İbrahim-İsrail, Nuh-İlyas, Adem-Eyyub, Cebrail-Mikail, Ahmed-Muhammed, Davut-Talut, Lut-Hud, Zekeriya-İmran, Yahya-İsa örnekleri hep böyledir...

Bazen de bu Dünya'da adı geçen bir kişinin, diğer alemdeki konumu ifade edilmiştir. Meryem-Harun'un kız kardeşi gibi...

Zekeriya'ya diğer alemdeki ismi Yahya olan nebi müjdelenirken; aynı nebi Meryem'e İsa olarak müjdelenmektedir.  

NOT: Bu konuda YERYÜZÜNDE RESMEDİLMİŞ GÖKYÜZÜ, İKİŞERLİ SİSTEM ve İKİŞER İSİMLİ RESULLER başlıklı yazılarımı okuyunuz. 

Hani İmran’ın karısı, “Rabbim! Karnımdaki çocuğu sırf sana hizmet etmek üzere adadım. Benden kabul et. Şüphesiz sen hakkıyla işitensin, hakkıyla bilensin” demişti. (3:35)

İmran'ın karısı, aynı zamanda Meryem'in annesidir fakat isminden bahsedilmemiştir. Duasından anlaşıldığına göre daha çocuğu doğmadan, onu Rabbinin hizmetine adamıştır. Dolayısıyla imanlı bir kadın olduğu anlaşılmaktadır.   


Onu doğurunca, “Rabbim!” dedi, “Onu kız doğurdum.” -Oysa Allah, onun ne doğurduğunu daha iyi bilir- “Erkek, kız gibi değildir. Ona Meryem adını verdim. Onu ve soyunu kovulmuş şeytandan senin korumana bırakıyorum.” (3:36)

Çocuk kız olarak Dünya'ya gelince İmran'ın karısı hayal kırıklığına uğramış olmalı ki “Erkek, kız gibi değildir." demiştir. (Esasında "Kız, erkek gibi değildir." demesi beklenirdi.) Böyle deyişi, içinde erkek özleminin bir göstergesi olmalıdır. Çünkü Meryem'in doğuşuyla İmran Ailesi'nin son ferdi bir kız olarak Dünya'ya gelmiş ve böylece nübüvvetin önü fiziken kapanmıştır. 

Sonrasında da kızına, 'çok ibadet eden' anlamına gelen Meryem adını vererek onu ve soyunu kovulmuş şeytandan Allah'ın korumasına bırakmıştır. 

Ayetteki -Oysa Allah, onun ne doğurduğunu daha iyi bilir- ifadesi, kimsenin bilemeyeceği bambaşka bir duruma, beklenmedik bir sürprize işaret etmektedir.  

Bunun üzerine Rabbi onu güzel bir şekilde kabul buyurdu ve onu güzel bir bitki gibi yetiştirdi. Zekeriya’yı da onun bakımıyla görevlendirdi. Zekeriya, onun bulunduğu bölmeye her girişinde yanında bir yiyecek bulurdu. “Meryem! Bu sana nereden geldi?” derdi. O da “Bu, Allah katından” diye cevap verirdi. Zira Allah, dilediğine hesapsız rızık verir. (3:37)

Bunun üzerine Allah, İmran'ın karısının duasını kabul etmiş ve Meryem'i bir bitki gibi yetiştirmiştir. Zekeriya'yı da onun bakımıyla görevlendirmiştir. 

Görüldüğü gibi, İmran'ın karısı Meryem'i Rabbinin korumasına bırakmış; Rabbi de Zekeriya'yı Meryem'in bakımıyla görevlendirmiştir.  

BAĞLANTI

Ayette bahsi geçen "bitki gibi yetiştirdi" ifadesinin mutlaka insanın yaratılışıyla ilgili, aşağıdaki ayetle bağlantısı olmalıdır. Bu bağlantı, başka bir yazının konusudur.

Allah, sizi yerden bitki gibi bitirdi. (71:17)

Peki Allah, İmran dururken Meryem'in bakımıyla hangi sebepten dolayı Zekeriya'yı görevlendirmiştir? İmran, ne karısı gibi dua etmiştir ne de Meryem'in bakımıyla görevlendirilmiştir. Bunun sebebi nedir? 

Bunun tek bir sebebi vardır: İmran ve Zekeriya aslında aynı kişidir. Yani Allah, aynı kişiden hem İmran hem de Zekeriya olarak bahsetmektedir.

Allah'ın yardımı, Meryem'e rızık sağlanması konusunda devam etmekte; Zekeriya da Meryem'in babası olarak bu olaya tanık olmaktadır.     

Orada Zekeriya Rabbine dua etti: “Rabbim! Bana katından temiz bir nesil bahşet. Şüphesiz sen duayı hakkıyla işitensin” dedi. (3:38)

Zekeriya'nın “Rabbim! Bana katından temiz bir nesil bahşet. Şüphesiz sen duayı hakkıyla işitensin” şeklinde Allah'a dua edişi; içinde bulunduğu çıkmaz durumun bir ifadesidir. Çünkü Zekeriya artık İmran Ailesi'nin resul olan son erkeği olarak çok yaşlıdır ve karısı da Meryem'i doğurduktan sonra muhtemelen adetten kesildiğinden (akir) artık başka bir çocuk doğurma imkanı kalmamıştır. 

İmran Ailesi'nde doğan son çocuk ise bir kızdır ve bir kızın nebi olamayacağından hareketle, görüntüde nübüvvet sona eriyor gibidir. 

Zekeriya'nın bu duası, (19:3-6) ayetlerindeki duasının başka bir anlatımıdır. 

YAHYA'NIN MÜJDELENİŞİ 

Zekeriya mabedde salat ederken melekler ona, “Allah sana, kendisinden gelen bir kelimeyi doğrulayıcı, efendi, nefsine hakim ve salihlerden bir nebi olarak Yahya’yı müjdeler” diye seslendiler. (3:39)

Müfessirler bu ayet ile ilgili olarak Yahya'yı, "kendisinden gelen bir kelimeyi doğrulayıcı" ifadesine istinaden İsa'yı doğrulayıcı ayrı bir nebi olarak tanıtmışlardır. Esasında bu fikrin kaynağı Hrıstiyanlıktır. Çünkü şartlanmış olarak Yahya ve İsa'nın farklı nebiler olduklarını düşünmektedirler. Zira Hristiyan öğretisinde ve mevcut İncillerde İsa, Yahya tarafından vaftiz edilmiştir. Fakat bu da aslında sembolik bir anlatımdır...

Burada anlatılan şudur: 

Tıpkı İsa'nın kendisinden sonra gelecek resulü Ahmed ismiyle müjdelemesi fakat o resulün Muhammed ismiyle Dünya'ya gelmesi gibi; Zekeriya'ya Yahya ismiyle müjdelenen nebi de Meryem'den İsa ismiyle doğacaktır. Dolayısıyla Yahya, İsa'nın bu Dünya'ya doğmadan önce bulunduğu alemdeki ismi olup, Meryem'den doğarak İsa'nın gelişini kendi varlığıyla doğrulamış olacaktır. Zaten Yahya'nın bir nebi olarak müjdelenmesi, onun İsa ile aynı kişi olması gerektiğinin başka bir delilidir. Çünkü nebi, kendisi aracılığıyla kitap indirilen resul demektir. Zira Yahya'ya herhangi bir kutsal kitap da indirilmemiştir.    

Bu müjde üzerine Zekeriya, karısının kendisi tarafından Yahya'ya gebe kalacağını sanarak şaşırmıştır.

(Zekeriya) “Ey Rabbim! Bana ihtiyarlık gelip çatmış iken ve karım da kısır (AKİRUN) iken benim nasıl çocuğum olabilir?” dedi. (Melek), “Öyledir ama Allah dilediğini yapar” dedi. (3:40)

Kuran'ın geneline baktığımızda, "kısır" olarak çevrilen "akir" kelimesinin doğru çevirisi "adetten kesilmiş" olmalıdır. Yani Zekeriya'nın (İmran'ın) karısı, Meryem'in doğumundan sonra yumurtlama dönemini bitirmiş olduğu için artık doğuramaz durumdadır. 

Zekeriya, Allah'ın bir resulü olarak o zamana kadar bütün dualarının kabul edilmiş olmasına rağmen gerçekleşmesi mümkün görünmeyen böyle bir duasının da kabul edilmesi karşısında gerçekten şaşırmıştır. Çünkü karısının hamile kalacağını sanmıştır. Ancak melek kendisine "Öyledir ama Allah dilediğini yapar” demiştir. Pek tabii ki Allah'ın dilediği, kendi sünnetullah yani yaratma kurallarının dışına çıkmayacaktır. 

(Zekeriya) “Rabbim! bana bir delil ver” dedi. (Melek) dedi: “Senin için delil, insanlarla üç gün konuşamaman ancak işaretleşebilmendir. Ayrıca Rabbini çok an, sabah akşam tesbih et.” (3:41)

Meleğin kendisine "Öyledir ama Allah dilediğini yapar” demesi üzerine Zekeriya, muhtemelen hala inanamadığı için melekten bir delil istemiştir. Melek de kendisine “Senin için delil, insanlarla üç gün konuşamaman ancak işaretleşebilmendir. Ayrıca Rabbini çok an, sabah akşam tesbih et.” demiştir.

Esasında bu olayda hamile kalacak olan kişi Zekeriya'nın karısı değil, kızı Meryem'dir. Nübüvvet, Meryem'den devam edecek ve kesilmeyecek; Zekeriya'nın “Rabbim! Bana katından temiz bir nesil bahşet." duası da kabul olmuş olacaktır. Fakat bu iş nasıl olacaktır?

MERYEM'İN DURUMU 


Melekler şöyle demişti: "Ey Meryem! Allah, seni seçti. Seni tertemiz yaptı ve seni Dünya kadınlarına üstün kıldı.” (3:42)

Zekeriya'ya Yahya müjdelenmişken birden bire devam eden bütün ayetlerde Meryem'den ve İsa'dan bahsedilmesi tesadüf değildir. Çünkü Meryem, Zekeriya'nın himaye ve korumasına verilmiş kızıdır ve nübüvvet onun aracılığıyla devam ettirilecektir. Yani hamile kalacak olan kadın Meryem'dir. Bu yüzden ayette melekler, "Ey Meryem! Allah, seni seçti." şeklinde seslenmektedir. 

Yahya da İsa'nın bu Dünya alemine doğmadan önce bulunduğu alemdeki ismidir.

Peki, Meryem'in Dünya kadınlarına üstünlüğü nedir? Takva sahibi olması mı? Dünya'da ondan önce veya sonra pek çok takva sahibi kadın olabilir. 

Ya da İmran'ın karısının yani Zekeriya'nın bir oğlu olsaydı, bütün bunlara gerek kalmaz; nübüvvet yine kolaylıkla devam edebilirdi... 

Bunun hiç beklenmedik bir sebebi vardır: 

Ya Meryem, bir kadın görünümüne karşılık çift cinsiyetlidir... Yani Meryem'in vücudunda hem yumurta üreten hem de sperm üreten birer organ vardır.... Ve böylece kendi kendine hamile kalacaktır...

Ya da Meryem, eline erkek eli değmeden yani yapay döllenme şekli olan tüp bebek yöntemiyle Dünya dışı bir müdahaleyle hamile kalacaktır...  

“Ey Meryem! Rabbine divan dur. Secde et ve rüku edenlerle beraber rüku et.” (3:43)

(3:42-43) Ayetlerinden, meleklerin Meryem'e de seslendiklerini ve onu hamilelik psikolojisine hazırladıklarını öğrenmekteyiz. "Ey Meryem! Allah, seni seçti. Seni tertemiz yaptı ve seni Dünya kadınlarına üstün kıldı. Ey Meryem! Rabbine divan dur. Secde et ve rüku edenlerle beraber rüku et.” 

NOT: Secde ve rüku kelimelerinin anlamları hakkında SECDE KELİMESİ ve RÜKU KELİMESİ başlıklı yazılarımı okuyunuz.

Bunlar sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Meryem’i kim himayesine alıp, koruyacak diye kalemlerini atarlarken sen yanlarında değildin. Tartışırlarken de yanlarında değildin. (3:44)

Meryem'in, kimin himaye ve korumasına verildiğini (3:37) ayetinden öğrenmiştik. 

BAĞLANTI

Bunun üzerine Rabbi onu güzel bir şekilde kabul buyurdu ve onu güzel bir şekilde yetiştirdi. Zekeriya’yı da onun bakımıyla görevlendirdi. Zekeriya, onun bulunduğu bölmeye her girişinde yanında bir yiyecek bulurdu. “Meryem! Bu sana nereden geldi?” derdi. O da “Bu, Allah katından” diye cevap verirdi. Zira Allah, dilediğine hesapsız rızık verir. (3:37)

MESİH İSA'NIN MÜJDELENİŞİ

Melekler demişti ki: "Ey Meryem! Allah sana, Kendinden bir sözü, adı Meryemoğlu İsa olan Mesihi, Dünya ve ahirette şerefli ve Allah'a yakın kılınanlardan olarak müjdeler." (3:45)

“O, beşikte de yetişkin çağında da insanlarla konuşacak, salihlerden olacaktır.” (3:46)


Görüldüğü gibi Zekeriya'ya Yahya olarak müjdelenen nebi, melekler tarafından Meryem'e İsa olarak müjdelenmiştir. İsa daha Dünya'ya doğmadan ismi ve sıfatı belirlenmiştir: Meryemoğlu İsa Mesih...

(Meryem), “Ey Rabbim! Bana bir beşer dokunmamışken benim nasıl çocuğum olur?” dedi. (Melek), “Öyle ama Allah dilediğini yaratır. O, bir şeyin olmasını dilediğinde ona sadece “ol” der, o da hemen oluverir” dedi. (3:47)

(3:47) Ayetinde Meryem'e, Zekeriya'ya verilen cevapların hemen hemen aynısı verilmektedir. 

Evet, Meryem'e bir beşer dokunmadan Meryem'in çocuğu olabilir. 

Çünkü Meryem, Dünya dışı teknolojik bir müdahaleye muhatap olarak tüp bebek yoluyla hamile kalacaktır. O takdirde "babasız" doğmanın anlamı, "baba ile annenin cinsel birleşimi olmadan" doğmak olacaktır. 

"Ve Allah ona kitabı ve hikmeti, Tevrat ve İncil’i öğretecek." (3:48)

Allah, onu İsrailoğullarına bir resul olarak gönderecek (ve o da onlara şöyle diyecek): “Şüphesiz ben size Rabbinizden bir mucize getirdim. Ben çamurdan kuş şeklinde bir şey yapar, ona üflerim. O da Allah’ın izniyle hemen kuş oluverir. Körü ve alacalıyı iyileştiririm ve Allah’ın izniyle ölüleri diriltirim. Evlerinizde ne yiyip ne biriktirdiğinizi size haber veririm. Eğer müminler iseniz bunda sizin için elbette bir ibret vardır.” (3:49)


“Benden önce gelen Tevrat’ı doğrulayıcı olarak ve size haram kılınan bazı şeyleri helâl kılmak için gönderildim ve Rabbiniz tarafından size bir mucize de getirdim. Artık Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin.” (3:50)


“Şüphesiz Allah, benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. Öyleyse O’na ibadet edin. İşte bu, doğru yoldur.” (3:51)

İsa'nın bu özelliklerine baktığımızda hiç de Dünya'da yaşayan sıradan bir insanın ya da bir resulün özelliklerini görmemekteyiz. Ya olağanüstü bir kişilikle karşı karşıyayız ya da sembolik bir anlatımla... 

ENBİYA SURESİ'NDE 

ZEKERİYA'NIN YAKARIŞI

Zekeriya’yı da hatırla. Hani o Rabbine, “Rabbim! Beni tek başıma bırakma. Sen varislerin en hayırlısısın” diye dua etmişti. (21:89)

Enbiya Suresi'nin bu ayetinde yine Zekeriya'nın duasını görmekteyiz. 

Zekeriya'nın korkusu, zürriyetinin devam etmemesi halinde nübüvvetin artık sona erecek olması yani son nebi olarak insanlığın durumu karşısında yalnız başına çaresizce kalmasıdır. Dolayısıyla İmran Ailesi'nin son çifti, adetten kesilmiş (akir) karısı ve kendisidir. İmran ve karısı diye ayrıca bir çift daha yoktur; İmran ve karısından kasıt, kendisi ve karısıdır. 

Bu anlatım tarzı, Kuran'ın ikişerli kitap oluşunun bir yansımasıdır ki daha önce bahsettiğim gibi Kuran'da her resulün ikişer ismi vardır. Bir tanesi Dünya hayatındaki ismi, diğeri ise Dünya hayatına gelmeden önce bulunduğu alemdeki ismidir. Allah, Kuran'da iki isminden de bahsetmektedir. 

Dünya hayatı ile paralel bir hayat daha devam etmektedir. Yahya diğer alemdeki ismiyle müjdelenmekte fakat İsa ismiyle bu Dünya'da doğmaktadır. 

YAHYA'NIN MÜJDELENİŞİ

Biz de onun duasını kabul ettik ve ona Yahya’yı bağışladık ve eşini (ZEVCEHU) onun için ıslah ettik. Onlar gerçekten hayır işlerinde yarışırlar, umarak ve korkarak bize dua ederlerdi. Onlar bize derin saygı duyan kimselerdi. (21:90)

Bu ayette görüldüğü üzere duası sonucunda Zekeriya'ya Yahya bağışlanmış ve (akir olan) eşi de bu durum için psikolojik olarak hazırlanmıştır. Yani artık Zekeriya'nın kızı Meryem, eline erkek eli değmeden hamile kalacak ve doğuracaktır. Böylece İmran Ailesi'nde nübüvvet devam edecektir.

Burada dikkat edilmesi gereken nokta, Zekeriya'nın eşi olarak "zevce" kelimesinin seçilmiş olmasıdır. Oysa ki İmran'ın karısından bahsedilirken "imraatu" kelimesi kullanılmış idi. Dolayısıyla (21:90) ayetinde bahsedilen zevc, Zekeriya'nın karısı anlamında olmayabilir. Çünkü Kuran'ın genelinde evli kadınlardan "imraat" olarak bahsedilmiştir. 

Kanaatimce buradaki "zevc" yani eşten kasıt; Yahya'nın eşi yani dengi olan İsa'dır veya Zekeriya'nın eşi yani dengi olan İmran'dır ya da konu hamilelik olduğu ve özne Meryem olduğu için konunun eşi yani dengi anlamında Meryem'dir. Zira "zevc" kelimesi de Kuran'da her zaman karının kocası ya da kocanın karısı anlamında değildir.   

MERYEM'İN DURUMU


Irzını korumuş olan kadını da hatırla. Ona ruhumuzdan üflemiştik. Kendisini de oğlunu da alemlere birer delil yapmıştık. (21:91)

İmanlı bir kadın olan İmran'ın karısı, kızı Meryem'i daha doğmadan Rabbinin hizmetine adamıştır. Meryem de buna uygun bir şekilde yetiştirilmiştir. Kendisi ve oğlu İsa, alemlere birer delil yapılmıştır.

Hiç şüphe yok ki bir tek ümmetsiniz siz ve ben Rabbinizim, bana kulluk edin. (21:92)

Bu ayette muhtemelen (3:33-34) ayetlerinde bahsi geçen insan nesillerine de bir atıfta bulunulmuştur. 

TAHRİM SURESİ'NDE 

MERYEM'İN DURUMU

Allah, bir de iffetini sapasağlam koruyan ve bizim de kendisine ruhumuzdan üflediğimiz, Rabbinin kelimelerini ve kitaplarını doğrulayan İmran kızı Meryem’i de örnek gösterdi. O itaat edenlerdendi. (66:12)

Meryem, annesi tarafından daha doğmadan Allah'a hizmet etmesi için adanmış, doğduktan sonra Allah tarafından yetiştirilmiş ve ırzını korumuş; sonrasında Zekeriya'nın himaye ve korumasına verilmiş, Rabbin kelimelerini ve kitaplarını doğrulamış, Rabbine itaat etmiş bir mümindir. 

MERYEM SURESİ'NDE 

ZEKERİYA'NIN YAKARIŞI

Rabbinin, kulu Zekeriya'ya rahmetinin zikridir.
Hani o, Rabbine gizli bir sesle yalvarmıştı. (19:2-3)

Allah, kulu Zekeriya'ya rahmet ettiğini hatırlatmaktadır. Zekeriya'dan "resul" değil de sadece "kul" olarak bahsedilmiş olması, onun aynı zamanda sıradan bir insan oluşuna atıfta bulunuş olmalıdır. 

Zekeriya Rabbine gizlice yalvarmış ve kendi durumundan yani yaşlılığından bahsetmiştir. Zekeriya'nın bu gizlice duası, devamında o zamana göre olağanüstü bir olaya dönüşmektedir ki Allah bu gizli duayı bütün insanlığa açıklamaktadır.

O, şöyle demişti: “Rabbim! Şüphesiz kemiklerim gevşedi. Saçım sakalım ağardı. Sana yaptığım dualarda hiç mahrum olmadım.” 
“Gerçek şu ki ben, benden sonra gelecek akrabalarımdan korkuyorum. Karım ise kısırdır (AKİRAN). Bana kendi tarafından; bana ve Yakub hanedanına varis olacak bir çocuk bağışla ve onu hoşnutluğuna ulaşmış bir kimse kıl!” (19:4-6)

Zekeriya'nın duasına göre kendisi çok yaşlanmıştır ve o zamana kadar bütün duaları kabul olmuştur. Kendisi yaşlı ve karısı da kısır(?)dır. 

Zekeriya'nın bu duası, (3:38) ayetindeki duasının başka bir anlatımı ve açılımıdır. 


Bu noktada Zekeriya'nın Müslüman bir resul olarak zürriyetinin devamını sağlamak amacıyla içinde bulunduğu çözümsüz duruma düşene kadar ikinci bir eş almaması, İslam'da ve dolayısıyla Kuran'da çok eşliliğin bulunmadığının ayrı bir göstergesidir. 

Eğer bazı düşünürlerin iddia ettiği gibi Zekeriya, kendine ikinci eş olarak Meryem'i almış olsaydı; böyle bir dua etmesine gerek kalmaz, Meryem'i hamile bırakarak zürriyetini devam ettirebilirdi.   

YAHYA'NIN MÜJDELENİŞİ 


“Ey Zekeriya! Haberin olsun ki Biz sana Yahya adlı bir oğul müjdeliyoruz. Daha önce onun adını kimseye vermedik.” (19:7)

Zekeriya'nın gizlice yaptığı dua üzerine Zekeriya'ya seslenilmiş ve kendisine, daha önce adı hiç kimseye verilmemiş Yahya isimli bir oğul müjdelenmiştir. (Yahya, Tevrat'ta Tanrı'nın adı olan Yehova'yı içermekte olup; "Yehova lütufkardır" anlamına gelmektedir.)  

(Zekeriya) Dedi ki: “Rabbim! Karım kısır ve ben de ihtiyarlığın son noktasına ulaşmış iken benim nasıl çocuğum olur?” (19:8)

Zekeriya, Allah'ın bir resulü olarak o zamana kadar bütün dualarının kabul edilmiş olmasına rağmen gerçekleşmesi mümkün görünmeyen böyle bir duasının da kabul edilmesi karşısında şaşırmıştır. Sanki olmayacak duaya "amin" demiş gibidir de olunca şaşırmıştır. Çünkü böyle birşey aslında sünnetullaha da aykırıdır. 


Esasında Zekeriya bu çocuğun kendi karısından doğacağını sanmaktadır. Fakat durum böyle değildir. Çocuk Meryem'den doğacaktır ve karşısında zamanının çok ilerisinde olan teknolojik bir muhatap vardır.  

(Melek) "Bu budur." dedi. Rabbin şöyle buyurdu: "Onu yapmak benim için çok kolaydır. Nitekim daha önce de sen hiçbir şey değilken seni yaratmıştım." (19:9)

Melek kendisine, Rab için böyle bir durumda bile çocuk yaratmanın çok kolay olduğunu aktarmıştır. 

(Zekeriya) Dedi ki: "Rabbim! Öyleyse bana bir delil ver." (Melek) Dedi ki: "Senin delilin, sağlam ve sıhhatli olduğun halde üç gün üç gece insanlarla konuşamamandır." (19:10)


Bunun üzerine Zekeriya, Rabbinden kendisini tatmin etmek amacıyla bir delil istemiştir. Melek ise bu delili, 'sağlam ve sıhhatli olduğu halde üç gün üç gece insanlarla konuşamamak' şeklinde açıklamıştır. 

Bunun üzerine ibadet yerinden halkının karşısına çıktı ve onlara “Sabah akşam tespih edin” diye işaret etti. (19:11)


Böylece Zekeriya bulunduğu yerden ayrılmış ve halkının karşısına çıkmış ve onlara "sabah akşam tesbih etmelerini işaret etmiştir. İşaret etmiştir çünkü artık üç gün üç gece sürecek insanlarla konuşamama delili başlamıştır. İnsanlardan sabah akşam tesbih etmelerini istemesi, (3:41) ayetinde melek tarafından asıl olarak kendisine tavsiye edilen bir harekettir. 

MERYEM'İN DURUMU


Kitap'ta Meryem'i de zikret. Hani o, ailesinden ayrılıp doğu tarafında bir yere çekilmişti. (19:16)

Ardından onların önlerine bir perde çekmişti. Bu sırada biz ona Ruhumuzu gönderdik. O düzgün bir insan kılığında göründü. (19:17)

Dedi ki: "Ben senden Rahman'a sığınırım. Eğer sakınan biriysen." (19:18)

Meryem, doğu tarafında bir yere çekilmişken kendisine Ruh gönderilmiştir. Bu Ruh, Meryem'e düzgün bir insan kılığında görünmüştür. 


İffetli bir kadın olan Meryem'in "Ben senden Rahman'a sığınırım. Eğer sakınan biriysen." şeklindeki tepkisi, gelen bu kişiyi tanımadığının göstergesidir. Bu noktada Zekeriya'nın Meryem'in kocası olduğu, Meryem'i hamile bıraktığı ve Zekeriya'nın İsa'nın babası olduğu iddiaları da havada kalmaktadır.  

MESİH İSA'NIN MÜJDELENİŞİ

(Melek) Dedi ki: “Ben ancak Rabbinin elçisiyim. Sana tertemiz bir çocuk bağışlamak için gönderildim” (19:19)

Esasında Meryem'e gelen ile Zekeriya'ya gelen melek aynı melektir. Yani melek, Zekeriya ile neslin devamı konusunda kararlaştırılan olayı Meryem'e aktarmaktadır. 

TÜP BEBEK İSA

(Meryem), “Ey Rabbim! Bana bir beşer dokunmamışken benim nasıl çocuğum olur?” dedi. (Melek), “Öyle ama Allah dilediğini yaratır. O, bir şeyin olmasını dilediğinde ona sadece “ol” der, o da hemen oluverir” dedi. (3:47)


(Meryem) Dedi ki: “Bana hiçbir insan dokunmadığı ve iffetsiz bir kadın olmadığım halde benim nasıl çocuğum olabilir?” (19:20)

(Melek) “Evet, öyle. Rabbin diyor ki: O benim için çok kolaydır. Onu insanlara bir delil, katımızdan bir rahmet kılmak için böyle takdir ettik. Bu, zaten hükme bağlanmış bir iştir” dedi. (19:21)


Meryem kendisine gelen insan kılığına bürünmüş Ruh tarafından tüp bebek yani yapay döllenme yoluyla hamile bırakılacaktır. 

MERYEM'İN KABULÜ VE HAMİLELİĞİ

Ona gebe kalınca onunla uzak bir bölgeye çekildi. (19:22)

Doğum sancısı onu bir hurma ağacına yöneltti. “Keşke bundan önce ölseydim de unutulup gitmiş olsaydım!” dedi. (19:23)


Meryem'in bu tepkisi; (Zekeriya veya bir başkasıyla) evli olmadığının ve hamileliğinin yanlış bir yönü olduğuna inancının bir göstergesidir ki zaten halkı onu olumsuz yönde eleştirmektedir... 


Meryem herhalde kendisini, (insan kılığındaki ruhun) kendisine gelen tanımadığı kişinin hamile bıraktığını düşünmektedir ve hamileliğini insanlara nasıl açıklayacağını bilmemektedir. Üstüne üstlük, içinde bulunduğu toplumda zina yapanların cezası da çok ağırdır.   

Bunun üzerine alt tarafından Meryem'e şöyle seslenildi: "Üzülme, Rabbin senin altında bir ark akıttı." (19:24)


"Hurmanın dalını kendine doğru silkele, üzerine olgun hurmalar dökülsün." (19:25)


"Üzülme, Rabbin senin altında bir ark akıttı." ifadesi sanki Meryem'in doğum suyunun geldiğini çağrıştırmaktadır. Hurma meyvesinin de acıyı hafifletici etkisi olduğu bilinmektedir. 

İSA'NIN DOĞUMU

“Ye, iç, gözün aydın olsun. İnsanlardan birini görecek olursan, “Şüphesiz ben Rahman’a susmayı adadım. Bugün hiçbir insan ile konuşmayacağım” de. (19:26) 

Artık İsa doğmuştur...  İnsanlardan birini görecek olursa “Şüphesiz ben Rahman’a susmayı adadım. Bugün hiçbir insan ile konuşmayacağım” diyecektir. Yani susmayı adamış olsa bile bu kadarını söylemesi öğütlenmiştir. Zaten halka, içinde bulunduğu durumu nasıl anlatacaktır ve onları nasıl inandıracaktır? O kısmı Allah'a kalmıştır...

HALKIN TEPKİSİ

Kucağında çocuğu ile halkının yanına geldi. Onlar şöyle dediler: “Ey Meryem! Çok çirkin bir şey yaptın!” (19:27)

“Ey Harun’un kız kardeşi! Senin baban kötü bir kimse değildi. Annen de iffetsiz değildi.” (19:28)


Halk, Meryem'i çok kötü bir şekilde ayıplamıştır. "Çok çirkin bir şey yaptın!” diyerek hamileliğinin ve çocuk sahibi olmasının evlilik dışı olduğunu kastetmişlerdir. Çünkü Meryem'in evli olmadığı bilinmektedir. 

Bunun üzerine ona işaret etti. “Beşikteki bir çocukla nasıl konuşuruz?” dediler. (19:29)

Meryem halka, meleğin kendisine öğütlediği şekilde; Şüphesiz ben Rahman’a susmayı adadım. Bugün hiçbir insan ile konuşmayacağım” diyeceği yerde dememiş ve çocuğu işaret etmiştir. (Ayetlerin bundan sonraki devamı, başka bir yazının konusu olduğu için devam etmiyorum.) 

YAHYA VE İSA'NIN ORTAK ÖZELLİKLERİ

Zekeriya mabedde salat ederken melekler ona, “Allah sana, kendisinden gelen bir kelimeyi doğrulayıcı, efendi, nefsine hakim ve salihlerden bir nebi olarak Yahya’yı müjdeler” diye seslendiler. (3:39)


Kuran'daki Yahya, Zekeriya'ya müjdelenmiştir ama Yahya'nın kendisinden gelen bir kelimeyi doğrulamaktan başka ne gibi bir resullük yaptığından hiç bahsedilmemiştir. Bu doğrulama işini de ne zaman ve nasıl yaptığı meçhuldür.

Bunun nedeni aslında Yahya ve İsa'nın aynı kişi olmasıdır. Yahya, İsa'nın bu Dünya'ya gelmeden önce bulunduğu alemdeki ismidir. 

Buraya kadar konu hakkındaki ayetlere bakarak yazdıklarım; Yahya ve İsa'nın aynı kişi olduğunu biraz olsun sezdirmiş olsa da ikisinin başka kimsede olmayan bazı özellikleri, bu isimlerin aynı kişiye ait olduğunu kesinlikle teyit etmektedir.

Yahya'nın özellikleri sanki İsa'nın doğmadan önceki hali gibidir. 

YAHYA'NIN ÖZELLİKLERİ

Zekeriya mabedde salat ederken melekler ona, “Allah sana, kendisinden gelen bir KELİMEYİ doğrulayıcı, efendi, nefsine hakim ve salihlerden bir nebi (NEBİYYEN) olarak Yahya’yı müjdeler” diye seslendiler. (3:39)

(3:39) Ayetine göre Zekeriya'ya müjdelenen Yahya bir nebidir fakat kendisine herhangi bir kitap indirilmemiştir. Zira nebi, kendisi aracılığıyla kitap indirilmiş resul demektir. Tıpkı İsa gibi...


Burada, “Allah sana, kendisinden gelen bir KELİMEYİ doğrulayıcı" ifadesiyle İsa'nın Kelamullah yani Allah'ın Kelimesi oluşuyla bir bağlantı kurulmuştur.  

“Ey Yahya, kitaba (KİTABE) sımsıkı sarıl” dedik. Biz, ona daha çocuk iken (SABİYYA) hikmet (HUKME) vermiştik. (19:12)

Yahya'ya da İsa gibi kitap ve çocukken hikmet verilmiştir. 

Katımızdan ona bir kalp yumuşaklığı ve temizlik (ZEKATEN) de... O, çok takva sahibi biriydi. (19:13)

Yahya da tıpkı İsa gibi arınmış birisidir. 

O, Allah’tan sakınan, annesine (VALİDEYHİ) iyi davranan bir kimse idi. İsyancı (CEBBARAN) bir zorba (ASİYYA) değildi. (19:14)

(19:14) Ayetindeki "valideyhi" kelimesini, "anne baba" olarak çevirmişler ve Kuran'ı şartlanmış olarak çevirdiklerini bir kez daha ispatlamışlardır. Bu kelimenin "anne baba" anlamına gelmesi için "ebeveyhi" olması gerekirdi. Burada da özellikle babasız doğan İsa gibi "valideyhi" yani "annesine" denilerek İsa'ya benzetme yapılmıştır. 

Yine Yahya da İsa gibi annesine karşı isyankar bir zorba değildir.

Doğduğu gün, öleceği gün ve diriltileceği gün ona selam olsun! (19:15)

Yahya için de tıpkı İsa gibi; doğduğu gün, öleceği gün ve diriltileceği gün esenlik dilenmiştir.


İSA'NIN ÖZELLİKLERİ

Bunun üzerine ona işaret etti. “Beşikteki (MEHDİ) bir çocukla (SABİYYA) nasıl konuşuruz?” dediler. (19:29)

Dedi ki: "Şüphesiz ben Allah'ın kuluyum. Bana Kitabı (KİTABE) verdi ve beni nebi (NEBİYYA) kıldı." (19:30)


“Nerede olursam olayım beni bereketli kıldı ve bana yaşadığım sürece salatı ve zekatı (ZEKATİ) emretti.” (19:31)


“Beni anneme (VALİDETİ) saygılı kıldı. Beni azgın (CEBBARAN) bir zorba (ŞAKİYYA) kılmadı.” (19:32)


“Doğduğum gün, öleceğim gün ve diriltileceğim gün selam banadır. (19:33)


Ayetlerden görüleceği gibi İsa'nın önemli özellikleri ve söyledikleri ile Yahya'nın önemli özellikleri ve söyledikleri birbirinin benzeridir.   


MERYEMOĞLU İSA

Hakkında şüpheye düştükleri hak söze göre Meryem oğlu İsa işte budur. (19:34)

Her ne kadar Kuran'da evlatlıklar babalarının ismiyle çağrılsa da zamanının delili olan bu olayın yani baba ile cinsel temasa girmeden hamile kalma olayının açıklanabilmesi açısından İsa, Meryemoğlu Mesih İsa olarak çağrıldı. Zaten İsa bir evlatlık da değildi. 

Evet, İsa babasız Dünya'ya gelmişti ancak bu; insan kılığında gelen ruhun (diğer bazı resullere de daha önce gelen Dünya dışı akıllı varlıkların) yapay dölleme yoluyla Meryem'i hamile bırakması sonucunda yani baba ile annenin cinsel teması olmadan hamile kalışıyla gerçekleşmişti...

ÖZET

Zamanın son resulü, İmran Ailesi'nin bir mensubu olan Zekeriya idi. 


O sırada İmran'ın karısı ise hamile olup, karnındaki çocuğu hizmet etmesi için Allah'a adamıştı. Fakat çocuk kız olarak doğdu. Bunun üzerine İmran'ın karısı, çocuğun ismini Meryem koydu ve onu kovulmuş şeytanın şerrinden Allah'ın korumasına bıraktı. Böylece Meryem, Allah tarafından bir bitki gibi yetiştirildi.

Sonrasında Zekeriya, Allah tarafından Meryem'in himayesi ve bakımı göreviyle görevlendirildi. Fakat Zekeriya artık çok yaşlanmıştı ve ailenin bir türlü çocukları olmuyordu. Zekeriya, nübüvvetin kendisiyle son bulmaması için Rabbine sürekli dua ediyordu. 


Bunun üzerine melekler kendisine Yahya'yı müjdelediler. Yahya, İsa'nın bu Dünya'ya gelmeden önce bulunduğu alemdeki ismiydi. Zekeriya ile doğum işi kararlaştırıldı. 

Aynı melek bu defa Meryem'e gitti ve ona durumu anlattı. Meryem, cinsel ilişkiye girmeden bu işin nasıl olacağını anlamadı. Çünkü karşısında Dünya dışı gelişmiş bir teknoloji vardı ve yapay olarak döllenip, hamile bırakılacaktı.

Meryem bilinmeyen, bu Dünya dışından olan birisinin spermi ile yapay olarak döllenerek hamile bırakıldı. 

Böylece İsa Dünya'ya geldi. 

İsa'nın yaratılışı da tıpkı Adem gibi dışarıdan yani Dünya dışından bir müdahale ile olmuştu. Bu yüzden İsa'ya "Mesih" sıfatı verildi. Meryem'in bu şekilde hamile kalışı, sünnetullaha uygundur ve işin doğrusunu Allah bizlere zamanı geldiğinde açıklayacaktır...

EN DOĞRUSUNU ALLAH BİLİR.

Bülent DİLAVER

_iNsaNOĞLU_