Kuran’da “Hedy” kelimesine ve türevlerine (kullanım
şekillerine) baktığımızda karşımıza “hidayete erdiren”, “hidayet etmek”, “doğru
yola iletmek”, “doğru yolu gösterici” ve “kılavuz” anlamları çıkmaktadır.
HEDY: Hidayete erdiren, doğru yola ileten, doğru yolu gösterici, kılavuz.
“Hedy” kelimesinin ve türevlerinin Kuran’da geçtiği 267
ayet:
(1:6), (2:2), (2:5), (2:16), (2:26), (2:38), (2:53),
(2:70), (2:97), (2:120), (2:135), (2:137), (2:142), (2:143), (2:150), (2:157),
(2:159), (2:170), (2:175), (2:185), (2:196), (2:198), (2:213), (2:258),
(2:264), (2:272), (3:4), (3:8), (3:20), (3:73), (3:86), (3:96), (3:101),
(3:103), (3:138), (4:26), (4:51), (4:68), (4:88), (4:98), (4:115), (4:137),
(4:168), (4:175), (5:2), (5:16), (5:44), (5:46), (5:51), (5:67), (5:95),
(5:97), (5:104), (5:105), (5:108), (6:35), (6:56), (6:71), (6:77), (6:80),
(6:82), (6:84), (6:87), (6:88), (6:90), (6:91), (6:97), (6:117), (6:125),
(6:140), (6:144), (6:149), (6:154), (6:157), (6:161), (7:30), (7:43), (7:52),
(7:100), (7:148), (7:154), (7:155), (7:158), (7:159), (7:178), (7:181),
(7:186), (7:193), (7:198), (7:203), (9:18), (9:24), (9:33), (9:37), (9:80), (9:109),
(9:115), (10:9), (10:25), (10:35), (10:43), (10:45), (10:57), (10:108),
(12:52), (12:111), (13:7), (13:27), (13:31), (13:33), (14:4), (14:12), (14:21),
(16:9), (16:15), (16:16), (16:36), (16:37), (16:64), (16:89), (16:93), (16:102),
(16:104), (16:107), (16:121), (16:125), (17:2), (17:9), (17:15), (17:84), (17:94),
(17:97), (18:13), (18:17), (18:24), (18:55), (18:57), (19:43), (19:58), (19:76),
(20:10), (20:47), (20:50), (20:79), (20:82), (20:122), (20:123), (20:128),
(20:135), (21:31), (21:73), (22:4), (22:8), (22:16), (22:24), (22:37), (22:54),
(22:67), (23:49), (24:35), (24:46), (24:54), (25:31), (26:62), (26:78), (27:2),
(27:24), (27:35), (27:36), (27:41), (27:63), (27:77), (27:81), (27:92),
(28:22), (28:37), (28:43), (28:49), (28:50), (28:56), (28:57), (28:64),
(28:85), (29:69), (30:29), (30:53), (31:3), (31:5), (31:20), (32:3), (32:13), (32:23),
(32:24), (32:26), (33:4), (34:6), (34:24), (34:32), (34:50), (35:8), (35:42),
(36:21), (37:23), (37:99), (37:118), (38:22), (39:3), (39:18), (39:23),
(39:36), (39:37), (39:41), (39:57), (40:28), (40:29), (40:33), (40:38),
(40:53), (40:54), (41:17), (41:44), (42:13), (42:52), (43:10), (43:22), (43:24),
(43:27), (43:37), (43:40), (43:49), (45:11), (45:20), (45:23), (46:10), (46:11),
(46:30), (47:5), (47:17), (47:25), (47:32), (48:2), (48:20), (48:25), (48:28), (49:17),
(53:23), (53:30), (57:26), (61:5), (61:7), (61:9), (62:5), (63:6), (64:6),
(64:11), (67:22), (68:7), (72:2), (72:13), (74:31), (76:3), (79:19), (87:3),
(90:10), (92:12), (93:7), (96:11)
Hedy kelimesinin “Kurban” anlamında meallendirildiği
ayetler:
Hedy kelimesi, 262 ayette “hidayete erdiren”, “hidayet
etmek”, “doğru yola iletmek”, “doğru yolu gösterici” ve “kılavuz” anlamlarında
meallendirilmişken (2:196), (5:2),
(5:95), (5:97), (48:25) ayetlerinde ise bilinçli olarak “kurban” anlamında
meallendirilmiş ve gerçek anlamı böylece örtülmüştür.
Bu ayetleri inceleyecek olursak:
Haccı da umreyi de
Allah için tamamlayın. Eğer engellenmiş olursanız artık size kolay gelen
kurbanı (HEDYİ) gönderin. Bu kurban (EL HEDYU) yerine varıncaya kadar
başlarınızı tıraş etmeyin. İçinizden her kim hastalanır veya başından rahatsız
olursa fidye olarak ya oruç tutması ya sadaka vermesi ya da kurban kesmesi (NUSUKİN)
gerekir. Güvende olduğunuz zaman hacca kadar umreyle faydalanmak isteyen kimse,
kolayına gelen kurbanı (EL HEDYİ) keser. Bulamayan kimse üçü hacda, yedisi de
döndüğünüz zaman tam on gün oruç tutar. Bu, ailesi Mescid-i Haram civarında
olmayanlar içindir. Allah’a karşı gelmekten sakının ve Allah’ın cezasının çetin
olduğunu bilin. (2:196)
Ey iman edenler!
Allah’ın nişanelerine ve haram aya ve kurbana (EL HEDYE) ve gerdanlıklara (EL
KALAİDE) ve Rab’lerinden bol nimet ve hoşnutluk isteyerek Kâbe’ye gelenlere
sakın saygısızlık etmeyin. İhramdan çıktığınızda avlanın. Sizi Mescid-i
Haram’dan alıkoydular diye birtakımlarına beslediğiniz kin, sakın ha sizi,
haddi aşmaya sürüklemesin. İyilik ve takva üzere yardımlaşın. Ama günah ve
düşmanlık üzere yardımlaşmayın. Allah'a karşı gelmekten sakının. Çünkü Allah’ın
cezası çok şiddetlidir. (5:2)
Ey iman edenler!
İhramlı iken av hayvanı öldürmeyin. Kim onu kasten öldürürse bir ceza vardır.
(Bu), Kâbe’ye ulaştırılmak üzere öldürdüğünün dengi olup, içinizden iki âdil
kimsenin takdir edeceği bir kurbanlık (HEDYEN) hayvan veya yoksulları yedirmek
suretiyle kefaret yahut onun dengi oruç tutmaktır. (Bu) yaptığı işin kötü
sonucunu tatması içindir. Allah, geçmiştekileri affetmiştir. Fakat kim bir daha
böyle yaparsa Allah ondan intikam alır. Allah, mutlak güç sahibidir, intikam
sahibidir. (5:95)
Allah; Kâbe’yi, o
saygıdeğer evi, haram ayı, kurbanı (EL HEDYE) ve gerdanlıkları (EL KALAİDE) insanlar
için ayakta kalma sebebi kıldı. Bunlar, göklerde ve yerde ne varsa hepsini
Allah’ın bildiğini ve Allah’ın her şeyi hakkıyla bilmekte olduğunu bilmeniz
içindir. (5:97)
Onlar, inkâr edenler
ve sizi Mescid-i Haram’dan ve bekletilen kurbanlıkları (EL HEDYE) yerlerine
ulaşmaktan alıkoyanlardır. Eğer oradaki henüz tanımadığınız inanmış erkeklerle,
inanmış kadınları bilmeyerek ezmeniz ve böylece size bir eziyet gelecek
olmasaydı... Allah, dilediğini rahmetine koymak için böyle yapmıştır. Eğer
inananlarla inkârcılar birbirinden ayrılmış olsalardı, onlardan inkâr edenleri
elem dolu bir azaba uğratırdık. (48:25)
EN DOĞRUSUNU ALLAH BİLİR.
Bülent DİLAVER
_iNsaNOĞLU_
_iNsaNOĞLU_
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder