10 Ekim 2016 Pazartesi

DABBETÜL ARZ KONUSUNDA YORUM

Şüphesiz sen ölülere (MEVTA) duyuramazsın. Arkalarına dönüp kaçarlarken sağırlara da çağrıyı duyuramazsın. (27:80) 

Ayette bahsedilen ölüler, "mevta" kelimesiyle ifade edildiği için mecazi olarak ölü gibi olanlar değil, gerçek ölülerdir. Buna göre bizim boyutumuzdan farklı bir boyutta olan gerçek ölülere birşey duyurmanın imkanı yoktur. "Ölü" gibi olma ifadesi, bazı durumlarda mecazen de kullanılmıştır. Ayetteki "sağırlar" ise gerçekte sağır olmayıp, resullerin anlattığı bilgilere kapalı olan ve onları duymak istemeyen kişilerdir. 

Körleri sapıklıklarından vazgeçirip doğru yola getiremezsin. Ancak ayetlerimize inanıp da Müslüman olmuş olanlara duyurabilirsin. (27:81)

Aynı şekilde ayette bahsedilen körler de mecazen doğru yolda olmadıkları halde Allah'ın dinini umursamayan ve görmezden gelen kişilerdir. 

O söz başlarına gelince onlar için Arz'dan kendilerine bir canlı (DABBE) çıkarırız. O, onlara insanların ayetlerimize kesin olarak inanmadıklarını söyler. (27:82)

Hangi söz? Bahsi geçen söz, bütün resullerin de insanlara aktardığı; ölümün ve hemen ardından hesap gününün geleceği ve yeniden dirilişin gerçekleşeceğine dair olan sözdür. 


(27:82) Ayetinde bahsi geçen “dabbe”, Allah’ın ayetlerine insanların kesin olarak inanmadıklarını söylediğine göre; Allah’ın bahsettiği başa gelecek söz olan yeniden dirilişin kesin kanıtını teşkil eden yeni doğmuş insan yavruları yani bebeklerdir. O dabbeler yani yeniden diriltilmiş bebekler, insanlara yeniden dirilişin gerçek olduğunu mecazen anlatmaktadır. 

Dünya sınavını veremeyen insanlar Dünya'daki sınavlarını verene kadar tekrar tekrar yeniden diriltilirler. Ve böylece maddi alemde, eskisinden farklı yeni bir yaşam rolüne tekrar girerek her türlü mal ve can kaybı acılarını yaşayarak tekamül ederler. Bunun adı Cehennem'dir. Cehennemlikler, cehennemlik oldukları sürece yani ebediyen bu kısır döngü devam eder. 

Dolayısıyla her doğan bebek, bir dabbe olarak inkarcı kişilere yeniden dirilişi mecazen anlatan Dabbetül Arz'dır.  

Dünya hayatındaki sınavını kazananlar ise bir daha Dünya hayatında bedenlenmezler. Başka bir boyuta veya başka bir gezegendeki başka bir hayata geçerler.


NOT: Dabbe kelimesinin anlamı için DABBE KELİMESİ başlıklı yazımı okuyabilirsiniz.

Her ümmetten Ayetlerimizi yalanlayanlarından bir grubu toplayacağımız ve bunların sevk edilecekleri günü hatırla. (27:83)

Hesap yerine geldiklerinde Allah şöyle der: “Siz benim ayetlerimi, onları ilmen kavramamışken yalanladınız öyle mi? Yoksa ne yapıyordunuz ki?!” (27:84) 

Zulümlerinden dolayı sözü edilen azap tepelerine iner de artık konuşamazlar. (27:85)

Onlar görmüyorlar mı ki biz geceyi içinde rahat etsinler diye, gündüzü de gösterici olarak yarattık. Şüphesiz bunda inanan bir toplum için elbette deliller vardır. (27:86) 

Böylece hesap günü geldiğinde Allah'ın ayetlerine sırt dönenlere hak ettikleri azap, Dünya'da yeni acılarla donatılmış yeni bir yaşam rolüyle diriltilmek şeklinde verilecektir. 

Gece ve gündüz olayının, ölüm ve yaşamı sembolik olarak temsil ettiğini ifade etmiştim. 

NOT: Gece ve gündüz konusundaki yorumumu TEKRAR DİRİLİŞ KONUSUNDA YORUM  başlıklı yazımdan okuyabilirsiniz. 

Sur’a üfürüleceği ve Allah’ın dilediği kimselerden başka göklerdeki herkesin, yerdeki herkesin korkuya kapılacağı günü hatırla. Hepsi de boyunlarını bükerek O’na gelirler. (27:87)

Sur'a ilk üfürülüş, ölüm emriyle insan vücuduna ölüm ile ilgili suret verilişin başlayışını; Sur'a ikinci üfürülüş ise tekrar diriltiliş emriyle başka bir anne karnında yeniden yaratılışa suret verilişin başlayışını ifade etmektedir.

NOT: Sur'a üfürülüş konusunda TEKRAR DİRİLİŞ KONUSUNDA YORUM başlıklı yazımı okuyabilirsiniz. 

Dağları görürsün, onları hareketsiz sanırsın. Halbuki onlar bulutların geçişi gibi hareket ederler. Bunu, her şeyi sağlam ve yerli yerince yapan Allah yapmıştır. Şüphesiz O, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır. (27:88)

Sur'a ilk üfürülüş ile ölüm ile ilgili oluşum başladığında insan bedeninden sıyrılmakta ve maddi Dünya aleminden kopmaktadır. Mevta olarak cesedi çürümekte fakat ruhu (nefs sahibi canı) gerçek anlamda ölmemektedir. Bunun yanında kainatın maddi alemi de ölümsüz olan ve farklı bir boyuta geçen ruh açısından adeta buharlaşıp gitmektedir. Dolayısıyla Güneş'in dürülmesi, develerin terk edilmesi, vahşi hayvanların toplanması, defterlerin açılması gibi Kuran'daki bir çok kıyamet sahnesi, esasında insanın ölüm anını anlatan sahnelerdir.  

Her kim iyi amel getirirse ona ondan daha hayırlısı vardır. Onlar o gün korkudan emindirler. (27:89)

Kimler de kötü amel getirirse yüzüstü ateşe atılırlar. (Onlara), “Ancak yaptıklarınızın karşılığını görüyorsunuz” (denir.) (27:90)

Ölümden sonra hesap günü geldiğinde herkes yaptıklarına göre değerlendirilecek ve olumlu ya da olumsuz hak ettikleri akıbete uğrayacaklardır. 

EN DOĞRUSUNU ALLAH BİLİR.

Bülent DİLAVER
_iNsaNOĞLU_

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder