13 Ekim 2016 Perşembe

NEFS KELİMESİ


-          Nefs Kelimesinin Sözlük Anlamı

Nefs, bir kimsenin kendisi veya özü anlamına gelir.

-          İçerisinde Nefs Kelimesi ve Kelimenin Türevleri Geçen Ayetler

Bakara Suresi: (2:9, 44, 48, 54, 57, 72, 84, 85, 87, 90, 102, 109, 110, 123, 130, 155, 187, 207, 223, 228, 231, 233, 234, 235, 240, 265, 272, 281, 284, 286), Ali İmran Suresi: (3:25, 28, 30, 61, 69, 93, 117, 135, 145, 154, 161, 164, 165, 168, 178, 185, 186), Nisa Suresi: (4:1, 4, 29, 49, 63, 64, 65, 66, 79, 84, 95, 97, 107, 110, 111, 113, 128, 135), Maide Suresi: (5:25, 30, 32, 45, 52, 70, 80, 105, 116), Enam Suresi: (6:12, 20, 24, 26, 54, 70, 93, 98, 104, 123, 130, 151, 152, 158, 164), Araf Suresi: (7:9, 23, 37, 42, 53, 160, 172, 177, 188, 189, 192, 197, 205), Enfal Suresi: (53, 72), Tevbe Suresi: (9:17, 20, 35, 36, 41, 42, 44, 55, 70, 81, 85, 88, 111, 118, 120, 128), Yunus Suresi: (10:15, 23, 30, 44, 49, 54, 100, 108), Hud Suresi: (11:21, 31, 101, 105), Yusuf Suresi: (12:18, 23, 26, 30, 32, 51, 53, 54, 68, 77, 83), Rad Suresi: (13:11, 16, 33, 42), İbrahim Suresi: (14:22, 45, 51), Nahl Suresi: (16:7, 28, 33, 72, 89, 111, 118), İsra Suresi: (17:7, 14, 15, 25, 33), Kehf Suresi: (18:6, 28, 35, 51, 74), Taha Suresi: (20:15, 40, 41, 67, 96), Enbiya Suresi: (21:35, 43, 47, 64, 102), Müminun Suresi: (23:62, 103), Nur Suresi: (24:6, 12, 61), Furkan Suresi: (25:3, 21, 68), Şuara Suresi: (26:3), Neml Suresi: (27:14, 40, 44, 92), Kasas Suresi: (28:16, 19, 33), Ankebut Suresi: (29:6, 40, 57), Rum Suresi: (30:8, 9, 21, 28, 44), Lokman Suresi: (31:12, 28, 34), Secde Suresi: (32:13, 17, 27), Ahzab Suresi: (33:6, 37, 50), Sebe Suresi: (34:19, 50), Fatır Suresi: (35:8, 18, 32), Yasin Suresi: (36:36, 54), Saffat Suresi: (37:113), Zümer Suresi: (39:6, 15, 41, 42, 53, 56, 70), Mümin Suresi: (40:10, 17), Fussilet Suresi: (41:31, 46, 53), Şura Suresi: (42:11, 45), Zuhruf Suresi: (43:71), Casiye Suresi: (45:15, 22), Muhammed Suresi: (47:38), Fetih Suresi: (48:10), Hucurat Suresi: (49:11, 15), Kaf Suresi: (50:16, 21), Zariyat Suresi: (51:21), Necm Suresi: (53:23, 32), Hadid Suresi: (57:14, 22), Mücadele Suresi: (58:8), Haşr Suresi: (59:9, 18, 19), Saff Suresi: (61:11), Münafikun Suresi: (63:11), Teğabun Suresi: (64:16), Talak Suresi: (65:1, 7), Tahrim Suresi: (66:6), Müzzemmil Suresi: (73:20), Müddessir Suresi: (74:38), Kıyame Suresi: (75:2, 14), Naziat Suresi: (79:40), Tekvir Suresi: (81:7, 14, 18), İnfitar Suresi: (82:5, 19), Mutaffifin Suresi: (83:26), Tarık Suresi: (86:4), Fecr Suresi: (89:27), Şems Suresi: (91:7).

-          Nefs Kelimesinin Kuran’daki Türevleri

Nefs kelimesi, türevleriyle birlikte Kuran’da toplam 298 kez geçmektedir.

Nefs kelimesi, “teneffese” türevinde olmak üzere fiil formunda Kuran’da 1 kez geçmektedir.

Bu ayet: (81:18).

Ve nefeslendiği (TENEFFESE) zaman sabaha… (81:18)

Nefs kelimesi, “felyetenafesi” türevinde olmak üzere fiil formunda Kuran’da diğer 1 kez geçmektedir.

Bu ayet: (83:26).

Mührü misktendir. Nefeslenenler (FELYETENAFESİ) işte bunun için nefeslensinler. (83:26)

Nefs kelimesi, “bienfusihim, bienfusihinne, binefsike, binnefsi, enfusehum, enfusekum, enfusekumu, enfusena, enfusi, enfusihim, enfusihinne, enfusikum, enfusikumu, enfusina, enfusu, enfusuhum, enfusukum, enfusukumu, felienfusihim, felienfusikum, felinefsihi, lienfusihim, lienfusikum, linefsi, linefsihi, linefsin, nefse, nefseha, nefsehu, nefseke, nefsen, nefsi, nefsiha, nefsihi, nefsike, nefsin, nefsu, nefsuhu, nefsuke, nefsun, nufüsikum, nufüsu, veenfusehum, veenfusekum, veenfusena, veenfusihim, veenfusikum, veenfusuhum, velenfusi” türevlerinde olmak üzere isim formunda Kuran’da 295 kez geçmektedir. (Bazı ayetlerde birden fazla geçmiş.)

Bu ayetler: (2:9, 44, 48, 54, 57, 72, 84, 85, 87, 90, 102, 109, 110, 123, 130, 155, 187, 207, 223, 228, 231, 233, 234, 235, 240, 265, 272, 281, 284, 286), (3:25, 28, 30, 61, 69, 93, 117, 135, 145, 154, 161, 164, 165, 168, 178, 185, 186), (4:1, 4, 29, 49, 63, 64, 65, 66, 79, 84, 95, 97, 107, 110, 111, 113, 128, 135), (5:25, 30, 32, 45, 52, 70, 80, 105, 116), (6:12, 20, 24, 26, 54, 70, 93, 98, 104, 123, 130, 151, 152, 158, 164), (7:9, 23, 37, 42, 53, 160, 172, 177, 188, 189, 192, 197, 205), (8:53, 72), (9:17, 20, 35, 36, 41, 42, 44, 55, 70, 81, 85, 88, 111, 118, 120, 128), (10:15, 23, 30, 44, 49, 54, 100, 108), (11:21, 31, 101, 105), (12:18, 23, 26, 30, 32, 51, 53, 54, 68, 77, 83), (13:11, 16, 33, 42), (14:22, 45, 51), (16:7, 28, 33, 72, 89, 111, 118), (17:7, 14, 15, 25, 33), (18:6, 28, 35, 51, 74), (20:15, 40, 41, 67, 96), (21:35, 43, 47, 64, 102), (23:62, 103), (24:6, 12, 61), (25:3, 21, 68), (26:3), (27:14, 40, 44, 92), (28:16, 19, 33), (29:6, 40, 57), (30:8, 9, 21, 28, 44), (31:12, 28, 34), (32:13, 17, 27), (33:6, 37, 50), (34:19, 50), (35:8, 18, 32), (36:36, 54), (37:113), (39:6, 15, 41, 42, 53, 56, 70), (40:10, 17), (41:31, 46, 53), (42:11, 45), (43:71), (45:15, 22), (47:38), (48:10), (49:11, 15), (50:16, 21), (51:21), (53:23, 32), (57:14, 22), (58:8), (59:9, 18, 19), (61:11), (63:11), (64:16), (65:1, 7), (66:6), (73:20), (74:38), (75:2, 14), (79:40), (81:7, 14), (82:5, 19), (86:4), (89:27), (91:7).                  

Örnekler:    

Bunlar ALLAH’I ve Müminleri aldatmaya çalışırlar. Oysa sadece nefslerini (ENFUSEHUM) aldatırlar da farkında değillerdir. (2:9)

Musa, kavmine dedi ki: “Ey kavmim! Sizler, buzağıyı ilâh edinmekle nefsinize (ENFUSEKUM) yazık ettiniz. Gelin yaratıcınıza tövbe edin de nefislerinizi (ENFUSEKUM) öldürün. Bu, yaratıcınız katında sizin için daha iyidir.” Böylece ALLAH da onların tövbesini kabul etti. Çünkü O, tövbeleri çok kabul edendir, çok merhametlidir. (2:54)

Salâtı ikame edin ve zekâtı verin. Nefsiniz (LİENFUSİKUM) için her ne iyilik işlemiş olursanız ALLAH Katı’nda onu bulursunuz. Şüphesiz ALLAH bütün yaptıklarınızı görür. (2:110)

Nefs kelimesi, “mutenafisüne” türevinde olmak üzere aktif katılımcı formunda Kuran’da 1 kez geçmektedir.

Bu ayet: (83:26).

Mührü misktendir. Nefeslenenler işte bunun için nefeslensinler (MUTENAFİSÜNE). (83:26)

           Nefs Kelimesinin Kuran’daki Anlamı

Nefs; kişinin özüdür. Kişi mevta olsa da nefs insanın ölmeyen tarafıdır. İnsanlar Dünya hayatında imtihan edilirler ve öldükten sonra sorguya çekilirler. Nefs, insanların sorguya çekilen bilinçlerinin adıdır.  

Ey insanlar! Sizi bir tek nefsten (NEFSİN) yaratan ve ondan da eşini yaratan; ikisinden birçok erkek ve kadın (meydana getirip) yayan Rabbinize karşı gelmekten sakının. Kendisi adına birbirinizden dilekte bulunduğunuz ALLAH’A karşı gelmekten ve akrabalık bağlarını koparmaktan sakının. Şüphesiz ALLAH, üzerinizde bir gözetleyicidir. (4:1)

İnsanlar tek bir nefsten yaratılmış, ondan da eşi yaratılmıştır. Buradaki eş, cinsellik anlamında değildir. Nefsin eşi, Dünya hayatında içerisine girdiği bedendir. Bu yüzden Müzzemmil ve Müddessir Sureleri’nin ilk ayetlerinde “ey örtüsüne bürünen” şeklinde hitap edilmiştir. Kastedilen örtü, beden; örtüye bürünen de nefstir.  

İşte bu ikisinden yani beden ve nefs bir arada olmak üzere birçok erkek ve kadın yaratılmış, Dünya hayatı imtihanına atılmıştır.

Sizi bir tek nefisten (NEFSİN) inşa eden O’dur.  Sizin karar kılma yeriniz ve emanet bırakılma yeriniz vardır. Biz anlayan bir toplum için ayetleri ayrı ayrı açıklamışızdır. (6:98)

Bütün nefsler tek bir nefsten yaratılmıştır ve her nefs bireysel olarak hesaba çekilecektir.

Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için nefsinizden (ENFUSİKUM) eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de O’nun delillerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır. (30:21)

ALLAH; insanların huzur bulması için nefslerinden eşler yaratmış, aralarında sevgi ve merhamet var etmiştir.

O, sizi bir tek nefisten (NEFSİN) yarattı. Sonra ondan eşini var etti. Sizin için hayvanlardan sekiz eş yarattı. Sizi annelerinizin karnında bir yaratılıştan öbürüne geçirerek üç karanlık içinde oluşturuyor. İşte Rabbiniz olan ALLAH budur. Mülk yalnız O’nundur. O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. O hâlde nasıl oluyor da haktan döndürülüyorsunuz? (39:6)

İnsanlar tek bir nefsten yaratılmış, ondan da eşi var edilmiştir. Burada hem Âdem’in hem eşinin hem de nefslerinin yaratılmasından bahsedildiği anlaşılmalıdır. Hayvanlardan sekiz eş yaratılması ise bütün hayvan türlerini kapsamaktadır. İnsanın yaratılması ve yaratılan bedene nefs verilmesi anne karnında gerçekleştirilmektedir.

Ve nefse (NEFSİN) ve ona suret verene… (91:7)

Nefse ve içerisine yerleşip, imtihana tutulacağı insan bedenine suret veren ALLAH’TIR.  

Yerin bitirdiği şeylerden, nefslerinden (ENFUSİHİM) ve bilemedikleri şeylerden, bütün çiftleri yaratanın şanı yücedir. (36:36)

ALLAH, nefsler de dâhil her şeyi çiftler halinde yaratmıştır.

Sizin yaratılmanız ve tekrar diriltilmeniz ancak bir tek nefsi (KENEFSİN) yaratmak ve diriltmek gibidir. Şüphesiz ALLAH hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir. (31:28)
Görmedin mi ki ALLAH, geceyi gündüzün içine ve gündüzü de gecenin içine sokuyor. Güneş’i ve Ay’ı da koyduğu kanunlara boyun eğdirmiştir. Her biri belli bir zamana kadar akar, gider. Şüphesiz ALLAH, işlediklerinizden hakkıyla haberdardır. (31:29)

Yeryüzündeki bütün insanların yaratılması ve diriltilmesi, ALLAH açısından tek bir nefsi yaratmak ve diriltmek gibidir. Yani ALLAH’IN Yaratma Yasaları, bu sistemi işletmekte olup; bütün insanların yaratılması ve diriltilmesi ALLAH için kolay bir iştir. İşte bu iş; tıpkı gecenin gündüze, gündüzün de geceye sokulması gibi bir döngüye benzetilmiştir.

Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin (NEFSUHU) ona verdiği vesveseyi de biz biliriz. Çünkü biz, ona şah damarından daha yakınız. (50:16)

İnsanı yaratan ALLAH, nefsinin ona verdiği vesveseleri de bilmektedir.

Her kim cihad ederse ancak nefsi (LİNEFSİHİ) için cihad etmiş olur. Şüphesiz ALLAH, âlemlere muhtaç değildir. (29:6)

Cihad, ALLAH Yolu’nda savaşmak ve mücadele etmek demektir. Bu savaş ve mücadele hak yolunda olduğu sürece bir kurala tabi tutulmamalıdır. Yani gerekirse kalemle gerekirse silahla yapılmalıdır. Sonuçta her kim cihad ederse nefsi için cihad etmiş olur zira kendi sınavını vermiş ve kendi nefsini temizlemiş olacaktır. Çünkü ALLAH, yarattıklarının cihadına muhtaç değildir.

İnsanlardan öylesi de vardır ki ALLAH’IN Rızası’nı kazanmak için nefsini (NEFSEHU) feda eder. ALLAH, kullarına çok şefkatlidir. (2:207)

Bazı insanlar ALLAH’IN Rızası’nı kazanmak için nefsini feda eder yani nefsinin isteklerini göz ardı eder ve ALLAH Yolu’nda mücadele eder. Onun için kendi nefsi ölmüştür artık… Öncelik ALLAH Yolu’dur.

Musa, kavmine dedi ki: “Ey kavmim! Sizler, buzağıyı ilâh edinmekle nefsinize (ENFUSEKUM) yazık ettiniz. Gelin yaratıcınıza tövbe edin de nefislerinizi (ENFUSEKUM) öldürün. Bu, yaratıcınız katında sizin için daha iyidir.” Böylece ALLAH da onların tövbesini kabul etti. Çünkü O, tövbeleri çok kabul edendir, çok merhametlidir. (2:54)

Musa da kendi kavminden nefislerini öldürmeleri istemiştir. Çünkü Musa’nın kavmi, buzağıyı ilah edinmekle nefislerine yazık etmişlerdi.   

Şüphesiz ALLAH, kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz. Bunun dışında kalanları ise dilediği kimseler için bağışlar. ALLAH’A şirk koşan kimse, şüphesiz büyük bir günah işleyerek iftira etmiş olur. (4:48)
Nefslerini (ENFUSEHUM) temize çıkaranları görmedin mi? Hayır! ALLAH, dilediğini temize çıkarır ve kendilerine kıl kadar zulmedilmez. (4:49)

ALLAH, kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz çünkü şirk koşan kimse büyük bir günah işlemiştir. Buna rağmen bu konuda nefsini temize çıkarmaya çalışsa da gerçekte dilediği nefsi temize çıkaran zat ALLAH’TIR.   

“Ey huzur içinde olan nefs (NEFSU)!” (89:27)

Nefsi temize çıkmış olan, artık huzuru da bulmuştur. Dünya hayatı sınavı bitmiş olup, artık cennete girecektir.

De ki: “Ey nefslerinin (ENFUSİHİM) aleyhine aşırı giden kullarım! ALLAH’IN Rahmeti’nden ümidinizi kesmeyin. Şüphesiz ALLAH, bütün günahları affeder. Çünkü O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.” (39:53)

Nefslerinin aleyhine aşırı gidenler, ALLAH’IN Rahmeti’nden ümidi kesmemelidirler. Çok bağışlayıcı ve çok merhametli olan ALLAH, bütün günahları affeder.

İyi işler yapan nefsi (felinefsihi) için yapar. Kötülük yapan da kendi aleyhine yapar. Senin sahibin kullarına yanlış yapmaz. (41:46)
İyi işler yapan nefsine (FELİNEFSİHİ) yapar. Kötü işler yapan da zararını görür. Sonunda Rabbinizin huzuruna çıkarılacaksınız. (45:15)

İyi işler yapanlar da kötü işler yapanlar da sonuçta kendi nefsleri için yapmış olurlar. Kötü işler yapanlar bunun zararını göreceklerdir. 

Eğer dileseydik her nefse (NEFSİN) hidayetini verirdik. Fakat benim, “Andolsun, cehennemi hem cinlerden hem de insanlardan dolduracağım” sözüm gerçekleşecektir. (32:13)

ALLAH dileseydi, her nefse hidayetini verebilirdi. Ancak ALLAH’IN, “Andolsun, cehennemi hem cinlerden hem de insanlardan dolduracağım” şeklinde bir sözü vardır ve bu gerçekleşecektir. Yani bir kısım nefisler cehenneme girecektir.

Hiçbir yüklenici başka bir yüklenicinin yükünü yüklenmez. Yükü ağır gelen kimse onu taşımaya çağırsa bu, onun yakın akrabası dahi olsa kendisine ondan hiçbir şey yükletilmez. Sen ancak görmediği halde Rablerine karşı sorumluluk bilinciyle yaşayanları ve salâtı ikame edenleri uyarabilirsin. Kim temizlenirse sırf nefsi (LİNEFSİHİ) için temizlenmiş olur. Sonunda dönüş yalnız ALLAH’ADIR. (35:18)

Hiç kimse başkasının günahını yüklenemez. Dolayısıyla uyarılabilecek olanlar Rablerine karşı sorumluluk bilinciyle yaşayanlar ve salâtı ikame edenler olacaktır. Çünkü onlar Rablerine karşı sorumluluk bilincinde olduklarından Rablerinden gelen vahye de bağlı yaşayacaklar; vahyi öğrenip, hayatlarında uygulayarak nefslerini temizleyeceklerdir. Sonuçta kim temizlenirse nefsi için temizlenmiş olacaktır.

Doğrusu insan, nefsini (NEFSİHİ) bilir. (75:14)

Her insan, nefsinin ne durumda olduğunu bilir.

ALLAH, eceli geldiğinde hiçbir nefsi (NEFSEN) asla ertelemez. ALLAH, bütün yaptıklarınızdan haberdardır. (63:11)

Eceli gelen nefs mutlaka ölüm olayını yaşayacaktır. Ecel ertelenemez; öne çekilemez.

Her nefs (NEFSİN) ölümü tadacaktır. Sizi bir imtihan olarak hayır ile de şer ile de deniyoruz. Ancak bize döndürüleceksiniz. (21:35)
Her nefs (NEFSİN) ölümü tadacaktır. Sonra bize döndürüleceksiniz. (29:57)

Her nefs ölümü tadacaktır. Yani “ölüm” denilen canın bedenden ayrılması ve başka bir boyuta geçmesi olayını yaşayacaktır; ölümden sonraki hayata tanık olacaktır. Dolayısıyla nefs ölümü tatsa da kendisi ölmeyecek ve hesaba çekilecektir.

ALLAH, insanların nefslerini (ENFUSE) öldüklerinde vefat ettirir; ölmeyenlerinkini de uykularında... Ölümüne hükmettiklerininkini tutar, diğerlerini belli bir süreye kadar bırakır. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır. (39:42)

Vefat, Dünya hayatı kazanımlarının değerlendirilmesi ve belirlenmesidir. İnsanların nefslerinin öldüklerinde vefat ettirilmesi, nefslerin hemen ölüm anında veya sonrasında hesaba çekilmesi ve böylece Dünya hayatı kazanımlarının belirlenmesidir.

ALLAH’A döndürüleceğiniz günden sakının. Sonra vefat ettiğinde her nefse (NEFSİN) kazandığı eksiksizce ödenecek ve onlara haksızlık yapılmayacaktır. (2:281)

İnsanlar Dünya hayatında imtihan edilip, öldükten sonra sorguya çekileceklerdir. Nefs aynı zamanda insanların vefat edip, Dünya hayatı kazanımları belli olduğunda sorguya çekilen bilinçlerinin adıdır. O esnada her nefsin kazandığı kendisine verilecek ve onlara haksızlık yapılmayacaktır.  

De ki: “Şu göklerdekiler ve yerdekiler kimindir?” “ALLAH’INDIR” de. O, merhamet etmeyi nefsine (NEFSİHİ) gerekli kıldı. Andolsun sizi mutlaka Kıyamet Günü’ne toplayacak. Bunda hiç şüphe yok. Nefslerini (ENFUSEHUM) ziyana uğratanlar var ya işte onlar inanmazlar. (6:12)

Her şeyin yani mülkün sahibi ALLAH’TIR. ALLAH merhametlidir. Kıyamet Günü yani “Ayağa Kalkış Günü” insanlar tekrar diriltilmiş olacaklar ve nefisleriyle hesaba çekileceklerdir.

Kıyamet Günü için adalet terazileri kuracağız. Öyle ki hiçbir nefse (NEFSUN) zerre kadar zulmedilmeyecek. (Yapılan iş) bir hardal tanesi ağırlığınca da olsa onu getirip, ortaya koyacağız. Hesap görücü olarak biz yeteriz. (21:47)

Kıyamet Günü yani “Ayağa Kalkış Günü” insanlar tekrar diriltilmiş olacaklar, nefisleriyle hesaba çekilecekler ve hiçbir nefse zerre kadar zulüm edilmeyecektir. Çünkü kişi Dünya hayatında ne yaptıysa ortaya koyulacak ve ALLAH hesap görücü olarak adaletli olacaktır.

Göklerdeki her şey, yerdeki her şey ALLAH’INDIR. Nefsinizdekini (ENFUSİKUM) açığa vursanız da gizleseniz de ALLAH sizi onunla sorguya çeker de dilediğini bağışlar, dilediğine azap eder. ALLAH’IN Gücü her şeye hakkıyla yeter. (2:284)

İnsanlar, nefslerindekini açığa vursa da gizlese de ALLAH bunu bilir ve onunla sorguya çeker. Dilediğini bağışlar, dilediğine azap eder.

Her nefs (NEFSİN) beraberinde bir sevk edici bir de şahitlik edici ile gelir. (50:21)

Kişi vefat ettiğinde sorgulanmak ve hesaba çekilmek üzere bir sevk edici ve bir şahit ile hesap yerine götürülür.

Her nefs (NEFSİN) kazandığına karşılık bir rehindir. (74:38)

Her nefs, Dünya hayatındaki kazanımlarına karşılık ALLAH’IN Rehini’dir. Cennete ya da cehenneme gidene kadar rehin tutulacaktır.

Üzerinde koruyucu olmayan nefs (NEFSİN) yoktur. (86:4)

Bütün nefslerin koruyucusu vardır.

Nefisler (NUFÜSU) eşleştirildiği zaman… (81:7)

Kıyamet Günü nefsler hesaba çekileceklerinden Dünya hayatı kazanımlarıyla yani yapıp; ettikleriyle eşleştirilecektir.

Her nefs (NEFSUN) önceden hazırlayıp, getirdiği şeyleri bilecektir. (81:14)

Her nefs (NEFSUN) yaptığı ve yapmadığı şeyleri bilecektir. (82:5)

Hesap zamanında her nefs, Dünya hayatında yaptığı şeyleri bilecektir.

Her nefse (NEFSİN) yaptığının karşılığı tam olarak verilir. ALLAH, onların yaptıklarını en iyi bilendir. (39:70)

Bugün her nefse (NEFSİN) kazandığının karşılığı verilir. Bugün asla zulüm yoktur. Şüphesiz ALLAH, hesabı çabuk görendir. (40:17)

Kıyamet Günü, her nefse Dünya hayatında yaptığının karşılığı tam olarak verilecektir. ALLAH, nefslerin yaptıklarını en iyi bilendir, hesabı da hem adaletli hem de çabuk görendir. 

O gün hiçbir nefs (NEFSUN) hiçbir nefse (LİNEFSİN) hiçbir fayda sağlayamayacaktır. O gün buyruk, yalnız ALLAH’INDIR. (82:19)

Hesap zamanında hiçbir nefsin bir başka nefse faydası olmayacaktır. Yani her nefs yalnız başına, yardımsız kalacaktır.

Kıyamet gününe and olsun. (75:1)
Ve hayır! Sürekli olarak kendini kınayan nefse (BİNNEFSİ) yemin ederim. (75:2)

Kıyamet Günü’nde nefs, Dünya hayatında yaptıkları ve sonucundaki kazanımları yüzünden kendini kınayacaktır.

EN DOĞRUSUNU ALLAH BİLİR.

Bülent DİLAVER
_iNsaNOĞLU_

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder