-
Nefs Kelimesinin Sözlük Anlamı
Nefs, bir
kimsenin kendisi veya özü anlamına gelir.
-
İçerisinde Nefs Kelimesi ve Kelimenin Türevleri Geçen Ayetler
Bakara Suresi:
(2:9, 44, 48, 54, 57, 72, 84, 85, 87, 90, 102, 109, 110, 123, 130, 155, 187,
207, 223, 228, 231, 233, 234, 235, 240, 265, 272, 281, 284, 286), Ali İmran
Suresi: (3:25, 28, 30, 61, 69, 93, 117, 135, 145, 154, 161, 164, 165, 168, 178,
185, 186), Nisa Suresi: (4:1, 4, 29, 49, 63, 64, 65, 66, 79, 84, 95, 97, 107,
110, 111, 113, 128, 135), Maide Suresi: (5:25, 30, 32, 45, 52, 70, 80, 105,
116), Enam Suresi: (6:12, 20, 24, 26, 54, 70, 93, 98, 104, 123, 130, 151, 152,
158, 164), Araf Suresi: (7:9, 23, 37, 42, 53, 160, 172, 177, 188, 189, 192,
197, 205), Enfal Suresi: (53, 72), Tevbe Suresi: (9:17, 20, 35, 36, 41, 42, 44,
55, 70, 81, 85, 88, 111, 118, 120, 128), Yunus Suresi: (10:15, 23, 30, 44, 49,
54, 100, 108), Hud Suresi: (11:21, 31, 101, 105), Yusuf Suresi: (12:18, 23, 26,
30, 32, 51, 53, 54, 68, 77, 83), Rad Suresi: (13:11, 16, 33, 42), İbrahim
Suresi: (14:22, 45, 51), Nahl Suresi: (16:7, 28, 33, 72, 89, 111, 118), İsra
Suresi: (17:7, 14, 15, 25, 33), Kehf Suresi: (18:6, 28, 35, 51, 74), Taha
Suresi: (20:15, 40, 41, 67, 96), Enbiya Suresi: (21:35, 43, 47, 64, 102),
Müminun Suresi: (23:62, 103), Nur Suresi: (24:6, 12, 61), Furkan Suresi: (25:3,
21, 68), Şuara Suresi: (26:3), Neml Suresi: (27:14, 40, 44, 92), Kasas Suresi:
(28:16, 19, 33), Ankebut Suresi: (29:6, 40, 57), Rum Suresi: (30:8, 9, 21, 28,
44), Lokman Suresi: (31:12, 28, 34), Secde Suresi: (32:13, 17, 27), Ahzab
Suresi: (33:6, 37, 50), Sebe Suresi: (34:19, 50), Fatır Suresi: (35:8, 18, 32),
Yasin Suresi: (36:36, 54), Saffat Suresi: (37:113), Zümer Suresi: (39:6, 15,
41, 42, 53, 56, 70), Mümin Suresi: (40:10, 17), Fussilet Suresi: (41:31, 46,
53), Şura Suresi: (42:11, 45), Zuhruf Suresi: (43:71), Casiye Suresi: (45:15,
22), Muhammed Suresi: (47:38), Fetih Suresi: (48:10), Hucurat Suresi: (49:11,
15), Kaf Suresi: (50:16, 21), Zariyat Suresi: (51:21), Necm Suresi: (53:23,
32), Hadid Suresi: (57:14, 22), Mücadele Suresi: (58:8), Haşr Suresi: (59:9,
18, 19), Saff Suresi: (61:11), Münafikun Suresi: (63:11), Teğabun Suresi:
(64:16), Talak Suresi: (65:1, 7), Tahrim Suresi: (66:6), Müzzemmil Suresi:
(73:20), Müddessir Suresi: (74:38), Kıyame Suresi: (75:2, 14), Naziat Suresi:
(79:40), Tekvir Suresi: (81:7, 14, 18), İnfitar Suresi: (82:5, 19), Mutaffifin
Suresi: (83:26), Tarık Suresi: (86:4), Fecr Suresi: (89:27), Şems Suresi:
(91:7).
-
Nefs Kelimesinin Kuran’daki Türevleri
Nefs kelimesi, türevleriyle birlikte Kuran’da toplam
298 kez geçmektedir.
Nefs kelimesi, “teneffese” türevinde olmak üzere fiil formunda Kuran’da 1
kez geçmektedir.
Bu ayet: (81:18).
Ve nefeslendiği (TENEFFESE) zaman
sabaha… (81:18)
Nefs kelimesi, “felyetenafesi” türevinde olmak üzere fiil formunda
Kuran’da diğer 1 kez geçmektedir.
Bu ayet: (83:26).
Mührü misktendir. Nefeslenenler (FELYETENAFESİ)
işte bunun için nefeslensinler. (83:26)
Nefs kelimesi, “bienfusihim, bienfusihinne, binefsike, binnefsi, enfusehum,
enfusekum, enfusekumu, enfusena, enfusi, enfusihim, enfusihinne, enfusikum, enfusikumu,
enfusina, enfusu, enfusuhum, enfusukum, enfusukumu, felienfusihim, felienfusikum,
felinefsihi, lienfusihim, lienfusikum, linefsi, linefsihi, linefsin, nefse, nefseha,
nefsehu, nefseke, nefsen, nefsi, nefsiha, nefsihi, nefsike, nefsin, nefsu, nefsuhu,
nefsuke, nefsun, nufüsikum, nufüsu, veenfusehum, veenfusekum, veenfusena, veenfusihim, veenfusikum, veenfusuhum, velenfusi” türevlerinde olmak üzere isim
formunda Kuran’da 295 kez geçmektedir. (Bazı ayetlerde birden fazla geçmiş.)
Bu ayetler: (2:9, 44, 48, 54, 57, 72, 84, 85, 87,
90, 102, 109, 110, 123, 130, 155, 187, 207, 223, 228, 231, 233, 234, 235, 240,
265, 272, 281, 284, 286), (3:25, 28, 30, 61, 69, 93, 117, 135, 145, 154, 161,
164, 165, 168, 178, 185, 186), (4:1, 4, 29, 49, 63, 64, 65, 66, 79, 84, 95, 97,
107, 110, 111, 113, 128, 135), (5:25, 30, 32, 45, 52, 70, 80, 105, 116), (6:12,
20, 24, 26, 54, 70, 93, 98, 104, 123, 130, 151, 152, 158, 164), (7:9, 23, 37,
42, 53, 160, 172, 177, 188, 189, 192, 197, 205), (8:53, 72), (9:17, 20, 35, 36,
41, 42, 44, 55, 70, 81, 85, 88, 111, 118, 120, 128), (10:15, 23, 30, 44, 49,
54, 100, 108), (11:21, 31, 101, 105), (12:18, 23, 26, 30, 32, 51, 53, 54, 68,
77, 83), (13:11, 16, 33, 42), (14:22, 45, 51), (16:7, 28, 33, 72, 89, 111,
118), (17:7, 14, 15, 25, 33), (18:6, 28, 35, 51, 74), (20:15, 40, 41, 67, 96),
(21:35, 43, 47, 64, 102), (23:62, 103), (24:6, 12, 61), (25:3, 21, 68), (26:3),
(27:14, 40, 44, 92), (28:16, 19, 33), (29:6, 40, 57), (30:8, 9, 21, 28, 44), (31:12,
28, 34), (32:13, 17, 27), (33:6, 37, 50), (34:19, 50), (35:8, 18, 32), (36:36,
54), (37:113), (39:6, 15, 41, 42, 53, 56, 70), (40:10, 17), (41:31, 46, 53),
(42:11, 45), (43:71), (45:15, 22), (47:38), (48:10), (49:11, 15), (50:16, 21),
(51:21), (53:23, 32), (57:14, 22), (58:8), (59:9, 18, 19), (61:11), (63:11), (64:16),
(65:1, 7), (66:6), (73:20), (74:38), (75:2, 14), (79:40), (81:7, 14), (82:5,
19), (86:4), (89:27), (91:7).
Örnekler:
Bunlar ALLAH’I ve Müminleri
aldatmaya çalışırlar. Oysa sadece nefslerini (ENFUSEHUM) aldatırlar da farkında
değillerdir. (2:9)
Musa, kavmine dedi ki: “Ey kavmim!
Sizler, buzağıyı ilâh edinmekle nefsinize (ENFUSEKUM) yazık ettiniz. Gelin
yaratıcınıza tövbe edin de nefislerinizi (ENFUSEKUM) öldürün. Bu, yaratıcınız
katında sizin için daha iyidir.” Böylece ALLAH da onların tövbesini kabul etti.
Çünkü O, tövbeleri çok kabul edendir, çok merhametlidir. (2:54)
Salâtı ikame edin ve zekâtı verin.
Nefsiniz (LİENFUSİKUM) için her ne iyilik işlemiş olursanız ALLAH Katı’nda onu
bulursunuz. Şüphesiz ALLAH bütün yaptıklarınızı görür. (2:110)
Nefs kelimesi, “mutenafisüne” türevinde olmak üzere aktif katılımcı
formunda Kuran’da 1 kez geçmektedir.
Bu ayet: (83:26).
Mührü misktendir. Nefeslenenler işte
bunun için nefeslensinler (MUTENAFİSÜNE). (83:26)
Nefs Kelimesinin Kuran’daki Anlamı
Nefs;
kişinin özüdür. Kişi mevta olsa da nefs insanın ölmeyen tarafıdır. İnsanlar
Dünya hayatında imtihan edilirler ve öldükten sonra sorguya çekilirler. Nefs,
insanların sorguya çekilen bilinçlerinin adıdır.
Ey insanlar! Sizi
bir tek nefsten (NEFSİN) yaratan ve ondan da eşini yaratan; ikisinden birçok
erkek ve kadın (meydana getirip) yayan Rabbinize karşı gelmekten sakının.
Kendisi adına birbirinizden dilekte bulunduğunuz ALLAH’A karşı gelmekten ve
akrabalık bağlarını koparmaktan sakının. Şüphesiz ALLAH, üzerinizde bir
gözetleyicidir. (4:1)
İnsanlar
tek bir nefsten yaratılmış, ondan da eşi yaratılmıştır. Buradaki eş, cinsellik
anlamında değildir. Nefsin eşi, Dünya hayatında içerisine girdiği bedendir. Bu
yüzden Müzzemmil ve Müddessir Sureleri’nin ilk ayetlerinde “ey örtüsüne bürünen” şeklinde hitap edilmiştir. Kastedilen örtü,
beden; örtüye bürünen de nefstir.
İşte
bu ikisinden yani beden ve nefs bir arada olmak üzere birçok erkek ve kadın
yaratılmış, Dünya hayatı imtihanına atılmıştır.
Sizi bir tek nefisten (NEFSİN) inşa
eden O’dur. Sizin karar kılma yeriniz ve emanet bırakılma yeriniz vardır.
Biz anlayan bir toplum için ayetleri ayrı ayrı açıklamışızdır. (6:98)
Bütün
nefsler tek bir nefsten yaratılmıştır ve her nefs bireysel olarak hesaba
çekilecektir.
Kendileri ile huzur bulasınız diye
sizin için nefsinizden (ENFUSİKUM) eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve
merhamet var etmesi de O’nun delillerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir
toplum için elbette ibretler vardır. (30:21)
ALLAH; insanların huzur bulması için nefslerinden eşler yaratmış,
aralarında sevgi ve merhamet var etmiştir.
O, sizi bir tek
nefisten (NEFSİN) yarattı. Sonra ondan eşini var etti. Sizin için hayvanlardan
sekiz eş yarattı. Sizi annelerinizin karnında bir yaratılıştan öbürüne
geçirerek üç karanlık içinde oluşturuyor. İşte Rabbiniz olan ALLAH budur. Mülk
yalnız O’nundur. O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. O hâlde nasıl oluyor da
haktan döndürülüyorsunuz? (39:6)
İnsanlar
tek bir nefsten yaratılmış, ondan da eşi var edilmiştir. Burada hem Âdem’in hem
eşinin hem de nefslerinin yaratılmasından bahsedildiği anlaşılmalıdır.
Hayvanlardan sekiz eş yaratılması ise bütün hayvan türlerini kapsamaktadır. İnsanın
yaratılması ve yaratılan bedene nefs verilmesi anne karnında
gerçekleştirilmektedir.
Ve nefse (NEFSİN) ve
ona suret verene… (91:7)
Nefse
ve içerisine yerleşip, imtihana tutulacağı insan bedenine suret veren ALLAH’TIR.
Yerin bitirdiği
şeylerden, nefslerinden (ENFUSİHİM) ve bilemedikleri şeylerden, bütün çiftleri
yaratanın şanı yücedir. (36:36)
ALLAH, nefsler de dâhil her şeyi çiftler halinde yaratmıştır.
Sizin yaratılmanız ve tekrar
diriltilmeniz ancak bir tek nefsi (KENEFSİN) yaratmak ve diriltmek gibidir.
Şüphesiz ALLAH hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir. (31:28)
Görmedin mi ki ALLAH, geceyi
gündüzün içine ve gündüzü de gecenin içine sokuyor. Güneş’i ve Ay’ı da koyduğu
kanunlara boyun eğdirmiştir. Her biri belli bir zamana kadar akar, gider.
Şüphesiz ALLAH, işlediklerinizden hakkıyla haberdardır. (31:29)
Yeryüzündeki
bütün insanların yaratılması ve diriltilmesi, ALLAH açısından tek bir nefsi yaratmak ve diriltmek gibidir. Yani ALLAH’IN Yaratma Yasaları, bu sistemi
işletmekte olup; bütün insanların yaratılması ve diriltilmesi ALLAH için kolay bir iştir. İşte bu iş;
tıpkı gecenin gündüze, gündüzün de geceye sokulması gibi bir döngüye
benzetilmiştir.
Andolsun, insanı
biz yarattık ve nefsinin (NEFSUHU) ona verdiği vesveseyi de biz biliriz. Çünkü
biz, ona şah damarından daha yakınız. (50:16)
İnsanı
yaratan ALLAH, nefsinin ona verdiği
vesveseleri de bilmektedir.
Her kim cihad
ederse ancak nefsi (LİNEFSİHİ) için cihad etmiş olur. Şüphesiz ALLAH, âlemlere
muhtaç değildir. (29:6)
Cihad,
ALLAH Yolu’nda savaşmak ve mücadele
etmek demektir. Bu savaş ve mücadele hak yolunda olduğu sürece bir kurala tabi
tutulmamalıdır. Yani gerekirse kalemle gerekirse silahla yapılmalıdır. Sonuçta
her kim cihad ederse nefsi için cihad etmiş olur zira kendi sınavını vermiş ve
kendi nefsini temizlemiş olacaktır. Çünkü ALLAH,
yarattıklarının cihadına muhtaç değildir.
İnsanlardan öylesi de vardır ki
ALLAH’IN Rızası’nı kazanmak için nefsini (NEFSEHU) feda eder. ALLAH, kullarına
çok şefkatlidir. (2:207)
Bazı
insanlar ALLAH’IN Rızası’nı kazanmak
için nefsini feda eder yani nefsinin isteklerini göz ardı eder ve ALLAH Yolu’nda mücadele eder. Onun için
kendi nefsi ölmüştür artık… Öncelik ALLAH
Yolu’dur.
Musa, kavmine dedi ki: “Ey kavmim!
Sizler, buzağıyı ilâh edinmekle nefsinize (ENFUSEKUM) yazık ettiniz. Gelin
yaratıcınıza tövbe edin de nefislerinizi (ENFUSEKUM) öldürün. Bu, yaratıcınız
katında sizin için daha iyidir.” Böylece ALLAH da onların tövbesini kabul etti.
Çünkü O, tövbeleri çok kabul edendir, çok merhametlidir. (2:54)
Musa da kendi kavminden nefislerini öldürmeleri istemiştir.
Çünkü Musa’nın kavmi, buzağıyı ilah edinmekle nefislerine yazık etmişlerdi.
Şüphesiz ALLAH, kendisine ortak
koşulmasını asla bağışlamaz. Bunun dışında kalanları ise dilediği kimseler için
bağışlar. ALLAH’A şirk koşan kimse, şüphesiz büyük bir günah işleyerek iftira
etmiş olur. (4:48)
Nefslerini (ENFUSEHUM) temize
çıkaranları görmedin mi? Hayır! ALLAH, dilediğini temize çıkarır ve kendilerine
kıl kadar zulmedilmez. (4:49)
ALLAH, kendisine ortak koşulmasını asla
bağışlamaz çünkü şirk koşan kimse büyük bir günah işlemiştir. Buna rağmen bu
konuda nefsini temize çıkarmaya çalışsa da gerçekte dilediği nefsi temize
çıkaran zat ALLAH’TIR.
“Ey huzur içinde
olan nefs (NEFSU)!” (89:27)
Nefsi temize çıkmış olan, artık huzuru da bulmuştur. Dünya
hayatı sınavı bitmiş olup, artık cennete girecektir.
De ki: “Ey
nefslerinin (ENFUSİHİM) aleyhine aşırı giden kullarım! ALLAH’IN Rahmeti’nden
ümidinizi kesmeyin. Şüphesiz ALLAH, bütün günahları affeder. Çünkü O, çok
bağışlayandır, çok merhamet edendir.” (39:53)
Nefslerinin aleyhine aşırı gidenler, ALLAH’IN Rahmeti’nden ümidi kesmemelidirler. Çok bağışlayıcı ve çok
merhametli olan ALLAH, bütün
günahları affeder.
İyi işler yapan
nefsi (felinefsihi) için yapar. Kötülük yapan da kendi aleyhine yapar. Senin
sahibin kullarına yanlış yapmaz. (41:46)
İyi işler yapan
nefsine (FELİNEFSİHİ) yapar. Kötü işler yapan da zararını görür. Sonunda
Rabbinizin huzuruna çıkarılacaksınız. (45:15)
İyi işler yapanlar da kötü işler yapanlar da sonuçta kendi
nefsleri için yapmış olurlar. Kötü işler yapanlar bunun zararını
göreceklerdir.
Eğer dileseydik her
nefse (NEFSİN) hidayetini verirdik. Fakat benim, “Andolsun, cehennemi hem
cinlerden hem de insanlardan dolduracağım” sözüm gerçekleşecektir. (32:13)
ALLAH dileseydi, her nefse hidayetini verebilirdi. Ancak ALLAH’IN, “Andolsun, cehennemi hem cinlerden hem de insanlardan dolduracağım” şeklinde
bir sözü vardır ve bu gerçekleşecektir. Yani bir kısım nefisler cehenneme
girecektir.
Hiçbir yüklenici
başka bir yüklenicinin yükünü yüklenmez. Yükü ağır gelen kimse onu taşımaya
çağırsa bu, onun yakın akrabası dahi olsa kendisine ondan hiçbir şey
yükletilmez. Sen ancak görmediği halde Rablerine karşı sorumluluk bilinciyle yaşayanları
ve salâtı ikame edenleri uyarabilirsin. Kim temizlenirse sırf nefsi (LİNEFSİHİ)
için temizlenmiş olur. Sonunda dönüş yalnız ALLAH’ADIR. (35:18)
Hiç kimse başkasının günahını yüklenemez. Dolayısıyla
uyarılabilecek olanlar Rablerine karşı sorumluluk bilinciyle yaşayanlar ve
salâtı ikame edenler olacaktır. Çünkü onlar Rablerine karşı sorumluluk
bilincinde olduklarından Rablerinden gelen vahye de bağlı yaşayacaklar; vahyi
öğrenip, hayatlarında uygulayarak nefslerini temizleyeceklerdir. Sonuçta kim temizlenirse
nefsi için temizlenmiş olacaktır.
Doğrusu insan,
nefsini (NEFSİHİ) bilir. (75:14)
Her insan, nefsinin ne durumda olduğunu bilir.
ALLAH, eceli
geldiğinde hiçbir nefsi (NEFSEN) asla ertelemez. ALLAH, bütün yaptıklarınızdan
haberdardır. (63:11)
Eceli gelen nefs mutlaka ölüm olayını yaşayacaktır. Ecel
ertelenemez; öne çekilemez.
Her nefs (NEFSİN)
ölümü tadacaktır. Sizi bir imtihan olarak hayır ile de şer ile de deniyoruz.
Ancak bize döndürüleceksiniz. (21:35)
Her nefs (NEFSİN)
ölümü tadacaktır. Sonra bize döndürüleceksiniz. (29:57)
Her nefs ölümü tadacaktır. Yani “ölüm” denilen canın
bedenden ayrılması ve başka bir boyuta geçmesi olayını yaşayacaktır; ölümden
sonraki hayata tanık olacaktır. Dolayısıyla nefs ölümü tatsa da kendisi
ölmeyecek ve hesaba çekilecektir.
ALLAH,
insanların nefslerini (ENFUSE) öldüklerinde vefat ettirir; ölmeyenlerinkini de
uykularında... Ölümüne hükmettiklerininkini tutar, diğerlerini belli bir süreye
kadar bırakır. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.
(39:42)
Vefat, Dünya hayatı kazanımlarının değerlendirilmesi ve
belirlenmesidir. İnsanların nefslerinin öldüklerinde vefat ettirilmesi,
nefslerin hemen ölüm anında veya sonrasında hesaba çekilmesi ve böylece Dünya
hayatı kazanımlarının belirlenmesidir.
ALLAH’A
döndürüleceğiniz günden sakının. Sonra vefat ettiğinde her nefse (NEFSİN)
kazandığı eksiksizce ödenecek ve onlara haksızlık yapılmayacaktır. (2:281)
İnsanlar
Dünya hayatında imtihan edilip, öldükten sonra sorguya çekileceklerdir. Nefs
aynı zamanda insanların vefat edip, Dünya hayatı kazanımları belli olduğunda sorguya
çekilen bilinçlerinin adıdır. O esnada her nefsin kazandığı kendisine verilecek
ve onlara haksızlık yapılmayacaktır.
De ki: “Şu
göklerdekiler ve yerdekiler kimindir?” “ALLAH’INDIR” de. O, merhamet etmeyi
nefsine (NEFSİHİ) gerekli kıldı. Andolsun sizi mutlaka Kıyamet Günü’ne
toplayacak. Bunda hiç şüphe yok. Nefslerini (ENFUSEHUM) ziyana uğratanlar var
ya işte onlar inanmazlar. (6:12)
Her
şeyin yani mülkün sahibi ALLAH’TIR.
ALLAH merhametlidir. Kıyamet Günü yani “Ayağa Kalkış Günü” insanlar tekrar
diriltilmiş olacaklar ve nefisleriyle hesaba çekileceklerdir.
Kıyamet Günü için
adalet terazileri kuracağız. Öyle ki hiçbir nefse (NEFSUN) zerre kadar
zulmedilmeyecek. (Yapılan iş) bir hardal tanesi ağırlığınca da olsa onu
getirip, ortaya koyacağız. Hesap görücü olarak biz yeteriz. (21:47)
Kıyamet
Günü yani “Ayağa Kalkış Günü” insanlar tekrar diriltilmiş olacaklar,
nefisleriyle hesaba çekilecekler ve hiçbir nefse zerre kadar zulüm edilmeyecektir.
Çünkü kişi Dünya hayatında ne yaptıysa ortaya koyulacak ve ALLAH hesap görücü olarak adaletli olacaktır.
Göklerdeki her şey,
yerdeki her şey ALLAH’INDIR. Nefsinizdekini (ENFUSİKUM) açığa vursanız da
gizleseniz de ALLAH sizi onunla sorguya çeker de dilediğini bağışlar,
dilediğine azap eder. ALLAH’IN Gücü her şeye hakkıyla yeter. (2:284)
İnsanlar, nefslerindekini açığa vursa da gizlese de ALLAH bunu bilir ve onunla sorguya
çeker. Dilediğini bağışlar, dilediğine azap eder.
Her nefs (NEFSİN)
beraberinde bir sevk edici bir de şahitlik edici ile gelir. (50:21)
Kişi vefat ettiğinde sorgulanmak ve hesaba çekilmek üzere
bir sevk edici ve bir şahit ile hesap yerine götürülür.
Her nefs (NEFSİN)
kazandığına karşılık bir rehindir. (74:38)
Her nefs, Dünya hayatındaki kazanımlarına karşılık ALLAH’IN Rehini’dir. Cennete ya da
cehenneme gidene kadar rehin tutulacaktır.
Üzerinde koruyucu
olmayan nefs (NEFSİN) yoktur. (86:4)
Bütün nefslerin koruyucusu vardır.
Nefisler (NUFÜSU)
eşleştirildiği zaman… (81:7)
Kıyamet Günü nefsler hesaba çekileceklerinden Dünya hayatı
kazanımlarıyla yani yapıp; ettikleriyle eşleştirilecektir.
Her nefs (NEFSUN)
önceden hazırlayıp, getirdiği şeyleri bilecektir. (81:14)
Her nefs (NEFSUN) yaptığı ve
yapmadığı şeyleri bilecektir. (82:5)
Hesap zamanında her nefs, Dünya hayatında yaptığı şeyleri
bilecektir.
Her nefse (NEFSİN) yaptığının
karşılığı tam olarak verilir. ALLAH, onların yaptıklarını en iyi bilendir.
(39:70)
Bugün her nefse (NEFSİN)
kazandığının karşılığı verilir. Bugün asla zulüm yoktur. Şüphesiz ALLAH, hesabı
çabuk görendir. (40:17)
Kıyamet Günü, her nefse Dünya hayatında yaptığının
karşılığı tam olarak verilecektir. ALLAH,
nefslerin yaptıklarını en iyi bilendir, hesabı da hem adaletli hem de çabuk
görendir.
O gün hiçbir nefs
(NEFSUN) hiçbir nefse (LİNEFSİN) hiçbir fayda sağlayamayacaktır. O gün buyruk,
yalnız ALLAH’INDIR. (82:19)
Hesap zamanında hiçbir nefsin bir başka nefse faydası
olmayacaktır. Yani her nefs yalnız başına, yardımsız kalacaktır.
Kıyamet gününe and olsun. (75:1)
Ve hayır! Sürekli olarak kendini
kınayan nefse (BİNNEFSİ) yemin ederim. (75:2)
Kıyamet
Günü’nde nefs, Dünya hayatında yaptıkları ve sonucundaki kazanımları yüzünden
kendini kınayacaktır.
EN DOĞRUSUNU ALLAH BİLİR.
Bülent DİLAVER
_iNsaNOĞLU_
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder