10 Aralık 2015 Perşembe

DENİZ KONUSUNDA YORUM

Kuran'da deniz olgusu, "bahr" kelimesiyle ifade edilir.

Kuran'da deniz bazı ayetlerde sadece gerçek anlamda bazı ayetlerde de hem gerçek hem de sembolik anlamda ifade edilmiştir.

Ey İsrailoğulları! Size verdiğim nimetimi ve sizi alemlere üstün kıldığımı hatırlayın. (2:47)
Öyle bir günden sakının ki o gün hiç kimse bir başkası adına bir şey ödeyemez. Hiçbir kimseden herhangi bir şefaat kabul olunmaz, fidye alınmaz. Onlara yardım da edilmez. (2:48)
Hani, sizi azabın en kötüsüne uğratan, kadınlarınızı sağ bırakıp, oğullarınızı boğazlayan Firavun ailesinden kurtarmıştık. Bunda, size Rabbinizden büyük bir imtihan vardı. (2:49)
Hani, sizin için denizi (BAHRA) yarmış, sizi kurtarmış, gözlerinizin önünde Firavun ailesini suda boğmuştuk. (2:50)

Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde, insanlara yarar sağlayacak şeylerle denizde (BAHRİ) seyreden gemilerde, Allah’ın gökyüzünden indirip kendisiyle ölmüş toprağı dirilttiği yağmurda, yeryüzünde her çeşit canlıyı yaymasında, rüzgarları ve gökle yer arasındaki emre amade bulutları evirip çevirmesinde elbette düşünen bir topluluk için deliller vardır. (2:164)

Sizin için de yolcular için de bir geçimlik olmak üzere deniz (BAHRİ) avı yapmak ve deniz ürünlerini yemek sizlere helal kılındı. Kara avı ise yasaklı olduğunuz sürece size haram kılındı. Huzurunda toplanacağınız Allah’a karşı gelmekten sakının. (5:96)

Gaybın anahtarları yalnızca O’nun katındadır. Onları ancak O bilir. Karada (BERRİ) ve denizde (BAHRİ) olanı da bilir. Hiçbir yaprak düşmez ki onu bilmesin. Yerin karanlıklarında da hiçbir tane, hiçbir yaş, hiçbir kuru şey yoktur ki apaçık bir kitapta olmasın. (6:59)

O, geceleyin sizi ölü gibi kendinizden geçirip alan ve gündüzün kazandıklarınızı bilen, sonra da belirlenmiş eceliniz tamamlanıncaya kadar gündüzleri sizi tekrar diriltendir. Sonra dönüşünüz yalnız O’nadır. Sonra O, işlemekte olduklarınızı size haber verecektir. (6:60)
O, kullarının üstünde mutlak hakimiyet sahibidir. Üzerinize de koruyucu melekler gönderir. Nihayet birinize ölüm geldiği vakit elçilerimiz onun canını alır ve onlar görevlerinde asla kusur etmezler. (6:61)
Sonra hepsi, gerçek sahipleri Allah’a döndürülürler. İyi bilin ki hüküm yalnız O’nundur. O, hesap görenlerin en çabuğudur. (6:62)
De ki: “Sizler, açıktan ve gizlice O’na ‘Eğer bizi bundan kurtarırsa elbette şükredenlerden olacağız’ diye dua ederken sizi karanın (BERRİ) ve denizin (BAHRİ) karanlıklarından kim kurtarır?” (6:63)
De ki: “Onlardan ve her türlü sıkıntıdan sizi Allah kurtarır. Ama siz yine de O’na ortak koşuyorsunuz.” (6:64)
De ki: “O, size üstünüzden veya ayaklarınızın altından bir azap göndermeye ya da sizi grup grup birbirinize düşürmeye ve kiminizin şiddetini kiminize tattırmaya gücü yetendir.” Bak, anlasınlar diye ayetleri değişik biçimlerde nasıl açıklıyoruz. (6:65)

O, karanlığı yarıp sabahı çıkarandır. Geceyi dinlenme zamanı, Güneş'i ve Ay'ı da ince birer hesap ölçüsü kıldı. Bütün bunlar mutlak güç sahibinin, hakkıyla bilenin takdiridir. (6:96)
O, sayelerinde kara (BERRİ) ve denizin (BAHRİ) karanlıklarında yolunuzu bulasınız diye sizin için yıldızları yaratandır. Bilen bir toplum için ayetleri ayrı ayrı açıkladık. (6:97)


İsrailoğullarını denizden (BEHRA) geçirdik. Derken kendilerine ait putlara tapan bir kavme rastladılar. İsrailoğulları, “Ey Musa! Onların kendilerine ait ilahları olduğu gibi sen de bize ait bir ilah yapsana” dediler. Musa şöyle dedi: “Şüphesiz siz cahillik eden bir kavimsiniz.” (7:138)

BAKILACAK AYET

Allah, ne “Bahire”, ne “Saibe”, ne “Vasile”, ne de “Ham” diye bir şey meşru kılmamıştır. Fakat inkar edenler Allah’a karşı yalan uyduruyorlar. Zaten çoklarının aklı da ermez. (5:103)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder