-
Melek Kelimesinin Sözlük Anlamı
“Melek”
kelimesi sözlüklerde “ışıktan yaratıldığına ve Tanrı ile insan
arasında aracılık yaptığına inanılan, gözle görülmeyen, tinsel varlık” olarak yer almaktadır.
-
İçerisinde Melek Kelimesi ve Kelimenin Türevleri Geçen Ayetler
Fatiha Suresi:
(1:4), Bakara Suresi: (2:30, 31, 34, 98, 102, 107, 161, 177, 210, 246, 247, 248,
251, 258, 285), Ali İmran Suresi: (3:18, 26, 39, 42, 45, 80, 87, 124, 125, 189),
Nisa Suresi: (4:3, 24, 25, 36, 53, 54, 97, 136, 166, 172), Maide Suresi: (5:17,
18, 20, 25, 40, 41, 76, 120), Enam Suresi: (6:8, 9, 50, 73, 75, 93, 111, 158), Araf
Suresi: (7:11, 20, 158, 185, 188), Enfal
Suresi: (8:9, 12, 50), Tevbe Suresi: (9:116), Yunus Suresi: (10:31, 49), Hud
Suresi: (11:12, 31), Yusuf Suresi: (12:31, 43, 50, 54, 72, 76, 101), Rad
Suresi: (13:13, 16, 23), Hicr Suresi: (15:7, 8, 28, 30), Nahl Suresi: (16:2,
28, 32, 33, 49, 71, 73, 75), İsra Suresi: (17:40, 56, 61, 92, 95, 100, 111), Kehf
Suresi: (18:50, 79), Meryem Suresi: (19:87), Taha Suresi: (20:87, 89, 114, 116,
120), Enbiya Suresi: (21:103), Hac Suresi: (22:56, 75), Müminun Suresi: (23:6,
24, 88, 116), Nur Suresi: (24:31, 33, 42, 58, 61), Furkan Suresi: (25:2, 3, 7,
21, 22, 25, 26), Neml Suresi: (27:23, 34), Ankebut Suresi: (29:17), Rum Suresi:
(30:28), Secde Suresi: (32:11), Ahzab Suresi: (33:43, 50, 52, 55, 56), Sebe
Suresi: (34:22, 40, 42), Fatır Suresi: (35:1, 13), Yasin Suresi: (36:71, 83), Saffat
Suresi: (37:150), Sad Suresi: (38:10, 20, 35, 71, 73), Zümer Suresi: (39:6, 43,
44, 75), Mümin Suresi: (40:16, 29), Fussilet Suresi: (41:14, 30), Şura Suresi:
(42:5, 49), Zuhruf Suresi: (43:19, 51, 53, 60, 77, 85, 86), Casiye Suresi:
(45:27), Ahkaf Suresi: (46:8), Muhammed Suresi: (47:27), Fetih Suresi: (48:11,
14), Necm Suresi: (53:26, 27), Kamer Suresi: (54:55), Hadid Suresi: (57:2, 5), Haşr
Suresi: (59:23), Mümtehine Suresi: (60:4), Cuma Suresi: (62:1), Teğabun Suresi:
(64:1), Tahrim Suresi: (66:4, 6), Mülk Suresi: (67:1), Hakka Suresi: (69:17), Mearic
Suresi: (70:4, 30), Cin Suresi: (72:21), Müddessir Suresi: (74:31), İnsan
Suresi: (76:20), Nebe Suresi: (78:37, 38), İnfitar Suresi: (82:19), Büruc
Suresi: (85:9), Fecr Suresi: (89:22), Kadr Suresi: (97:4), Nas Suresi: (114:2).
-
Melek Kelimesinin Kuran’daki Türevleri
Melek kelimesi, türevleriyle birlikte Kuran’da
toplam 206 kez geçmektedir.
Melek kelimesi, “emliku, meleket, temlike, temliku, temlikuhum, temliküne, yelektum,
yemliku, yemliküne” türevlerinde olmak üzere fiil formunda Kuran’da 44 kez
geçmektedir.
Bu ayetler: (4:3, 24, 25, 36), (5:17, 25, 41, 76), (7:188),
(10:31, 49), (13:16), (16:71, 73), (17:56, 100), (19:87), (20:89), (23:6),
(24:31, 33, 58, 61), (25:3), (27:23), (29:17), (30:28), (33:50, 52, 55),
(34:22, 42), (35:13), (39:43), (43:86), (46:8), (48:11), (60:4), (70:30),
(72:21), (78:37), (82:19).
Örnekler:
De ki: "Gökten ve yerden size
rızık veren kimdir? Kulak ve gözlerin sahibi (YEMLİKU) kimdir? Diriyi ölüden
çıkaran, ölüyü de diriden çıkaran kimdir? Her işi düzenleyen kimdir?"
Onlar: "ALLAH’TIR! " diyecekler. De ki: "O halde ALLAH’A karşı
gelmekten sakınmaz mısınız?" (10:31)
Rahman’dan söz almış olanlar dışında
kimse şefaat hakkına sahip (YEMLİKÜNE) olamayacaktır. (19:87)
Ancak eşleri ve ellerinin sahip
olduğu (MELEKET) hariç... Onlar kınanmazlar. (23:6)
Melek kelimesi, “yamaliku” türevinde olmak üzere özel isim formunda
Kuran’da 1 kez geçmektedir.
Bu ayet: (43:77).
“Ey Malik (YAMALİKU)! Rabbin bizim
işimizi bitirsin.” O da, “Siz hep böyle kalacaksınız” der. (43:77)
Melek kelimesi, “bimelkina” türevinde olmak üzere isim formunda Kuran’da 1
kez geçmektedir.
Bu ayet: (20:87).
Şöyle dediler: “Sana verdiğimiz
sözden malik (BİMELKİNA) olarak caymış değiliz. Fakat biz Mısır halkının
mücevheratından yüklü miktarlarda takınmıştık. İşte onları ateşe attık. Samiri
de aynı şekilde attı.” (20:87)
Melek kelimesi, “bilmelaiketi, lilmelaiketi, melaikete, melaiketen, melaiketi,
melaiketu, melaiketun, melekeyni, meleken, melekin, meleku, melekun,
velmelaiketi, velmelaiketu, vemelaiketehu, velmeleku, vemelaiketihi,
vemelaiketuhu” türevlerinde olmak üzere isim formunda Kuran’da 88 kez
geçmektedir.
Bu ayetler: (2:30, 31, 34, 98, 102, 161, 177, 210,
248, 285), (3:18, 39, 42, 45, 80, 87, 124, 125), (4:97, 136, 166, 172), (6:8,
9, 50, 93, 111, 158), (7:11, 20), (8:9, 12, 50), (11:12, 31), (12:31), (13:13,
23), (15:7, 8, 28, 30), (16:2, 28, 32, 33, 49), (17:40, 61, 92, 95), (18:50),
(20:116), (21:103), (22:75), (23:24), (25:7, 21, 22, 25), (32:11), (33:43, 56),
(34:40), (35:1), (37:150), (38:71, 73), (39:75), (41:14, 30), (42:5), (43:19,
53, 60), (47:27), (53:26, 27), (66:4, 6), (69:17), (70:4), (74:31), (78:38), (89:22),
(97:4).
Örnekler:
Rabbin meleklere (LİLMELAİKETİ),
“Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım” dediğinde onlar, “Orada bozgunculuk
yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın? Oysa biz sana hamd ederek daima
seni tespih ve takdis ediyoruz.” demişlerdi. “Ben sizin bilmediğinizi bilirim”
demişti. (2:30)
Âdem’e bütün varlıkların isimlerini
öğretti. Sonra onları meleklere (MELAİKETİ) göstererek, “Eğer doğru söyleyenler
iseniz haydi bana bunların isimlerini bildirin” dedi. (2:31)
Onlar, bulut gölgeleri içinde
ALLAH’IN ve meleklerin (VELMELAİKETU) kendilerine gelmesini ve işin
bitirilmesini mi bekliyorlar? Hâlbuki bütün işler ALLAH’A döndürülür. (2:210)
Melek kelimesi, “bilmulki, elmulku, mulke, mulkehu, mulken, mulki, mulkihi,
mulku, vemulken, vemulkin” türevlerinde olmak üzere isim formunda Kuran’da diğer
48 kez geçmektedir.
Bu ayetler: (2:102, 107, 247, 248, 251, 258), (3:26,
189), (4:53, 54), (5:17, 18, 40, 120), (6:73), (7:158), (9:116), (12:101),
(17:111), (20:120), (22:56), (24:42), (25:2, 26), (35:13), (38:10, 20, 35), (39:6,
44), (40:16, 29), (42:49), (43:51, 85), (45:27), (48:14), (57:2, 5), (64:1),
(67:1), (76:20), (85:9).
Örnekler:
Bilmez misin ki göklerin ve yerin
mülkü (MULKU) ALLAH’INDIR. Sizin için ALLAH’TAN başka ne bir dost ne de bir
yardımcı vardır. (2:107)
Nihayet şeytan ona vesvese verip
şöyle dedi: “Ey Âdem! Sana sonsuzluk ağacını ve yok olmayan bir mülkü
(VEMULKİN) göstereyim mi?” (20:120)
Onun mülkünü (MULKEHU) güçlendirdik.
Kendisine hikmet ve güzel konuşma vermiştik. (38:20)
Melek kelimesi, “meliken, meliki, meliku, melikun, mulüke, mulüken” türevlerinde
olmak üzere isim formunda Kuran’da 13 kez geçmektedir.
Bu ayetler: (2:246, 247), (5:20), (12:43, 50, 54,
72, 76), (18:79), (20:114), (23:116), (27:34), (114:2).
Örnekler:
Hani Musa kavmine demişti ki: “Ey
kavmim! ALLAH’IN, üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani içinizden nebiler
çıkarmıştı. Sizi melikler (MULÜKEN) kılmıştı ve toplumlardan hiçbirine
vermediğini size vermişti.” (5:50)
“O gemi, denizde çalışan birtakım
yoksul kimselere ait idi. Onu yaralamak istedim çünkü onların ilerisinde, her
gemiyi zorla ele geçiren bir melik (MELİKUN) vardı.” (18:79)
Gerçek melik (MELİKU) olan ALLAH
yücedir. Sana vahyedilmesi tamamlanmadan önce Kuran’ı okumakta acele etme.
“Rabbim! İlmimi arttır” de… (20:114)
Melek kelimesi, “meliki, meliku” türevlerinde olmak üzere sıfat formunda
Kuran’da 2 kez geçmektedir.
Bu ayetler: (59:23), (62:1).
O, kendisinden başka hiçbir ilâh bulunmayan
ALLAH’TIR. O, mülkün (MELİKU) gerçek sahibi, kutsal, barış ve esenliğin
kaynağı, güvenlik veren, gözetip koruyan, mutlak güç sahibi, düzeltip, ıslah
eden ve dilediğini yaptıran ve büyüklükte eşsiz olandır. ALLAH, onların ortak
koştuklarından uzaktır. (59:23)
Göklerdeki ve yerdeki her şey,
mülkün sahibi (MELİKİ), mukaddes, mutlak güç sahibi, hüküm ve hikmet sahibi
olan ALLAH’I tespih eder. (62:1)
Melek kelimesi, “melekute, melekuti, melekûtu” türevlerinde olmak üzere isim
formunda Kuran’da diğer 4 kez geçmektedir.
Bu ayetler: (6:75), (7:185), (23:88), (36:83).
Örnekler:
İşte böylece İbrahim’e göklerdeki ve
yerdeki hükümranlığı/mülkiyeti (MELEKUTE) ve nizamı gösteriyorduk ki kesin ilme
erenlerden olsun. (6:75)
Onlar göklerdeki ve yerdeki hükümranlık/mülkiyet
(MELEKUTİ) ve nizama, ALLAH’IN yarattığı her şeye, ecellerinin yaklaşmış
olabileceğine hiç bakmadılar mı? Peki, bundan sonra artık hangi söze
inanacaklar? (7:185)
De ki: “Eğer biliyorsanız söyleyin:
Her şeyin hükümranlığı/mülkiyeti (MELEKÛTU) elinde olan, koruyan, kendisi
korunmayan kimdir?” (23:88)
Melek kelimesi, “melikin” türevinde olmak üzere isim formunda Kuran’da diğer
1 kez geçmektedir.
Bu ayet: (54:55).
Muktedir bir hükümdarın/melikin
(MELİKİN) katında, doğruluk meclisindedirler. (54:55)
Melek kelimesi, “malike, maliki, maliküne” türevlerinde olmak üzere aktif
katılımcı formunda Kuran’da 3 kez geçmektedir.
Bu ayetler: (1:4), (3:26), (36:71).
Din Günü’nün sahibidir (MALİKİ).
(1:4)
De ki: “Ey mülkün sahibi (MALİKE)
olan ALLAH’IM! Sen mülkü dilediğine verirsin. Dilediğinden de mülkü çeker
alırsın. Dilediğini aziz edersin, dilediğini zelil edersin. Hayır senin
elindedir. Şüphesiz sen her şeye hakkıyla gücü yetensin.” (3:26)
Görmediler mi ki biz onlar için
ellerimizin eseri olan hayvanlar yarattık da onlar bu hayvanlara sahip
oluyorlar (MALİKÜNE). (36:71)
Melek kelimesi, “memlüken” türevinde olmak üzere pasif katılımcı formunda
Kuran’da 1 kez geçmektedir.
Bu ayet: (16:75).
ALLAH, hiçbir şeye gücü yetmeyen ve
başkasının mülkü (MEMLÜKEN) olan bir köle ile kendisine verdiğimiz güzel
rızıktan gizli ve açık olarak harcayan kimseyi misal verir. Bunlar hiç eşit
olur mu? Hamd ALLAH’A mahsustur, fakat onların çoğu bilmezler. (16:75)
-
Melek Kelimesinin Kuran’daki Anlamı
Melek kelimesi, genel olarak Kuran’da
“sahip olunanlar” anlamında kullanılmıştır. Kastedilen “sahip olunanlar”, ALLAH’IN sahip olduğu her şeydir. Bu
anlamda “melek” kâinatta, daha doğrusu varlık ve yaşam âleminde bulunan ve
maddi âleme etki eden insan haricindeki her şeydir. Âdem’e secde olayında da Âdem’in
yaratılışını anlatmak için melekler Allah tarafından konuşturulmuş yani dile
getirilmiştir.
ALLAH,
geceyi gündüzün içine sokar, gündüzü de gecenin içine sokar. Güneşi ve Ay’ı da
koyduğu kanunlara boyun eğdirmiştir. Her biri belirli bir vakte kadar akıp,
gitmektedir. İşte bu, ALLAH’TIR, Rabbinizdir. Mülk (MULKU) yalnızca O’nundur. ALLAH’I
bırakıp da ibadet ettikleriniz, bir çekirdek zarına bile sahip olamazlar
(YEMLİKÜNE). (35:13)
Sahip
olunanlar “melek”, sahip olunan mülkiyet “melekût”, sahip olan “malik, melik”
kelimeleriyle ifade edilmiştir.
De ki: “Ey mülkün (MULKİ) sahibi
(MALİKE) olan ALLAH’IM! Sen mülkü (MULKE) dilediğine verirsin. Dilediğinden de
mülkü (MULKE) çeker alırsın. Dilediğini aziz edersin, dilediğini zelil edersin.
Hayır senin elindedir. Şüphesiz sen her şeye hakkıyla gücü yetensin.” (3:26)
De ki: “ALLAH’I
bırakıp da ilâh olduklarını iddia ettiklerinizi çağırın. Göklerde ve yerde
zerre kadar bir şeye sahip (YEMLİKÜNE) değillerdir. Onların yerde ve gökte
hiçbir ortaklıkları yoktur. ALLAH’IN onlardan bir yardımcısı da yoktur. (34:22)
O Rab ki göklerin,
yerin ve aradakilerin sahibi (YEMLİKÜNE) olan Rahmandır. O, izin vermeden
hiçbir kimsenin hiçbir söz hakkı olamaz. (78:37)
Biz, melekleri (MELAİKETE)
ancak hak ve hikmete uygun olarak inzal ederiz. O zaman da onlara mühlet
verilmez. (15:8)
Göklerde ve yerde
bulunan canlılar ve melekler (VELMELAİKETU) büyüklük taslamadan ALLAH’A secde
ederler. (16:49)
De ki: “Eğer
yeryüzünde yerleşip, dolaşan melekler (MELAİKETUN) olsaydı; elbette onlara
gökten bir melek (MELEKEN) resul inzal ederdik.” (17:95)
ALLAH, meleklerden
(MELAİKETİ) de resuller seçer, insanlardan da… Şüphesiz ALLAH, hakkıyla
işitendir, hakkıyla görendir. (22:75)
Fakat melekleri (MELAİKETE) görecekleri İzin Günü, işte o
gün suçlulara hiçbir müjde yoktur. “Eyvah! Biz ALLAH’IN Rahmeti’nden tamamen
uzaklaştırılmışız” diyecekler. (25:22)
O gün gök bulutlarla
yarılıp, parçalanacak ve melekler (MELAİKETU) bölük bölük inzal edilecektir.
(25:25)
De ki: “Üzerinize vekil edilen ölüm meleği (MELEKU) vefat
ettirir, sonra Rabbinize döndürülürsünüz.” (32:11)
Hamd, gökleri ve yeri yaratan, melekleri (MELAİKETİ) ikişer,
üçer, dörder kanatlı elçiler yapan ALLAH’A mahsustur. O, yaratmada dilediğini
artırır. Şüphesiz ALLAH’IN Gücü her şeye hakkıyla yeter. (35:1)
Melekleri (MELAİKETE) de Rablerini hamd ile tespih edip,
yücelterek arşın etrafını kuşatmış hâlde görürsün. Artık kulların arasında
adaletle hüküm verilmiş ve “Hamd âlemlerin Rabbi olan ALLAH’A mahsustur”
denilmiştir. (39:75)
Onlar, Rahman’ın
kulları olan melekleri (MELAİKETE) de dişi saydılar. Onların yaratılışına şahit
mi oldular? Onların şahitlikleri yazılacak ve sorgulanacaklardır. (43:19)
Eğer dileseydik
içinizden yeryüzünde sizin yerinize geçecek melekler (MELAİKETEN) yaratırdık.
(43:60)
Göklerde nice
melekler (MELEKİN) vardır ki onların şefaatleri ancak ALLAH’IN İzni’yle
dilediği ve hoşnut olduğu kimselere yarar sağlar. (53:26)
Melekler
(VELMELEKU) onun çevresindedirler; İzin Günü Rabbinin arşını onlardan başka
sekiz tanesi yüklenir. (69:17)
Melekler
(MELAİKETU) ve ruh ona süresi elli bin yıl olan bir günde yükselir. (70:4)
Biz, cehennemin
görevlilerini ancak meleklerden (MELAİKETEN) kıldık. Onların sayısını inkâr
edenler için bir imtihan vesilesi yaptık ki kendilerine kitap verilenler kesin
olarak bilsinler, iman edenlerin imanı artsın, kendilerine kitap verilenler ve
müminler şüpheye düşmesin, kalplerinde bir hastalık bulunanlar ile kâfirler, “ALLAH,
örnek olarak bununla neyi anlatmak istedi?” desinler. İşte böyle… ALLAH,
dilediğini saptırır, dilediğini doğru yola iletir. Rabbinin ordularını ancak
kendisi bilir. Bu, insanlar için ancak bir uyarıdır. (74:31)
Ruh ve meleklerin
(VELMELAİKETU) saflar halinde ayağa kalkacağı gün, Rahman’ın izin verdikleri
dışında kimse konuşamaz; konuşan da doğruyu söyler. (78:38)
Melekler
(VELMELEKU) sıra sıra dizilip, Rabbinin buyruğu gelince… (89:22)
Melekler
(MELAİKETU) ve ruh, Rablerinin izniyle her türlü emir için inzal olurlar.
(97:4)
Bilmez misin ki göklerin ve yerin
mülkü (MULKU) ALLAH’INDIR. Sizin için ALLAH’TAN başka ne bir dost ne de bir
yardımcı vardır. (2:107)
Göklerin ve yerin mülkü (MULKU)
ALLAH’INDIR. ALLAH, her şeye hakkıyla gücü yetendir. (3:189)
Bilmez misin ki göklerin ve yerin
mülkü (MULKU) ALLAH’A aittir. O, dilediğine azap eder; dilediğini de bağışlar.
ALLAH, her şeye hakkıyla gücü yetendir. (5:40)
Göklerin, yerin ve onlarda
bulunanların mülkü (MULKU) ALLAH’INDIR. ALLAH her şeye kadirdir. (5:120)
O, gökleri ve yeri, hak ve hikmete
uygun olarak yaratandır. ALLAH’IN “ol” deyip de her şeyin oluvereceği günü
hatırla… O’nun sözü gerçektir. Sur’a üflendiği gün de mülk (MULKU) O’nundur.
Gaybı da görülen âlemi de bilendir. O, hüküm ve hikmet sahibidir, hakkıyla
haberdardır. (6:73)
Şüphesiz göklerin ve yerin mülkü
(MULKU) yalnız ALLAH’INDIR. O, diriltir ve öldürür. Sizin için ALLAH’TAN başka
ne bir dost ne de bir yardımcı vardır. (9:116)
Nihayet şeytan ona vesvese verip
şöyle dedi: “Ey Âdem! Sana sonsuzluk ağacını ve yok olmayan bir mülkü
(VEMULKİN) göstereyim mi?” (20:120)
İnsanların melikine (MELİKİ)…
(114:2)
İşte böylece İbrahim’e göklerdeki ve
yerdeki hükümranlığı/mülkiyeti (MELEKUTE) ve nizamı gösteriyorduk ki kesin ilme
erenlerden olsun. (6:75)
Din Günü’nün sahibidir (MALİKİ).
(1:4)
Ayetlere
bu anlamda bakıldığında konu anlaşılacaktır.
EN DOĞRUSUNU ALLAH BİLİR.
Bülent DİLAVER
_iNsaNOĞLU_
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder