10 Aralık 2015 Perşembe

HARAM KELİMESİ


-          Haram Kelimesinin Sözlük Anlamı

Haram kelimesi sözlüklerde, din kurallarına aykırı olduğu için yasaklanmış olan, yenilmesi, içilmesi, yapılması, söylenmesi vb. uygun olmayan, dince yasak olan” anlamlarında kullanılmıştır.

-          İçerisinde Haram Kelimesi ve Kelimenin Türevleri Geçen Ayetler

Bakara Suresi: (2:85, 144, 149, 150, 173, 191, 194, 196, 198, 217, 275), Ali İmran Suresi: (3:50, 93), Nisa Suresi: (4:23, 160), Maide Suresi: (5:1, 2, 3, 26, 72, 87, 95, 96, 97), Enam Suresi: (6:119, 138, 139, 140, 143, 144, 145, 146, 148, 150, 151), Araf Suresi: (7:32, 33, 50, 157), Enfal Suresi: (8:34), Tevbe Suresi: (9:5, 7, 19, 28, 29, 36, 37), Yunus Suresi: (10:59), İbrahim Suresi: (14:37), Nahl Suresi: (16:35, 115, 116, 118), İsra Suresi: (17:1, 33),  Enbiya Suresi: (21:95), Hac Suresi: (22:25, 30), Nur Suresi: (24:3), Furkan Suresi: (25:68), Neml Suresi: (27:91), Kasas Suresi: (28:12, 57), Ankebut Suresi: (29:67), Fetih Suresi: (48:25, 27), Zariyat Suresi: (51:19), Vakıa Suresi: (56:67), Tahrim Suresi: (66:1), Kalem Suresi: (68:27), Mearic Suresi: (70:25).

-         Haram Kelimesinin Kuran’daki Türevleri

Haram kelimesi, türevleriyle birlikte Kuran’da toplam 83 kez geçmektedir.

Haram kelimesi, “harrama, harrame, harrameha, harramehuma, harramna, harramu, hurrime, hurrimet, maharrame, tuharrimu, yuharrimu, yuharrimune, yuharrimunehu” türevlerinde olmak üzere fiil formunda Kuran’da 39 kez geçmektedir.

Bu ayetler: (2:173, 275), (3:50, 93), (4:23, 160), (5:3, 72, 87, 96), (6:119, 138, 140, 143, 144, 146, 148, 150, 151), (7:32, 33, 50, 157), (9:29, 37), (16:35, 115, 118), (17:33), (24:3), (25:68), (27:91), (28:12), (66:1).

Örnekler:

O, size leşi ve kanı ve domuz etini ve ALLAH’TAN başkası adına kesilmiş olanı kesin olarak haram (HARRAME) kıldı. Fakat kim muhtaç kalırsa taşkınlık yapmamak ve haddi aşmamak şartıyla ona bir günah yoktur. Gerçekten ALLAH, Bağışlayandır, Esirgeyendir. (2:173)

Andolsun, "Meryem oğlu Mesih kesinlikle ALLAH’TIR" diyenler küfre sapmıştır. Oysa Mesih'in dediği: "Ey İsrailoğlulları! Benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan ALLAH'A ibadet edin. Çünkü O, kendisine ortak koşana şüphesiz cenneti haram (HARRAMA) kılmıştır; onun barınma yeri ateştir. Zulmedenlere yardımcı yoktur. (5:72)

"Ben ancak bu beldenin Rabbine ibadet etmekle emrolundum ki O burasını haram (HARRAMEHA) kıldı. Her şey O'nundur. Ve Müslümanlardan olmakla emrolundum." (27:91)

Haram kelimesi, “harami, haramu, hurumu, hurumun” türevlerinde olmak üzere sıfat formunda Kuran’da 17 kez geçmektedir.

Bu ayetler: (2:144, 149, 150, 191, 194, 196, 198, 217), (5:2, 97), (9:5), (9:36).  

Örnekler:

Biz senin çok defa yüzünü göğe doğru çevirip, durduğunu  görüyoruz. Elbette seni hoşnut olacağın kıbleye çevireceğiz. Yüzünü Mescid-i Haram (HARAMİ) yönüne çevir. Siz de nerede olursanız olun, yüzünüzü hep onun yönüne çevirin. Şüphesiz kendilerine kitap verilenler, bunun Rablerinden bir gerçek olduğunu elbette bilirler. ALLAH, onların yaptıklarından habersiz değildir. (2:144)

Haram şehrler (EŞHURUL HURUMU) çıkınca bu ALLAH’A ortak koşanları artık bulduğunuz yerde öldürün ve onları yakalayıp, hapsedin ve her gözetleme yerine oturup, onları gözetleyin. Eğer tövbe ederler ve salatı ikame eder ve zekâtı verirlerse kendilerini serbest bırakın. Şüphesiz ALLAH çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir. (9:5)

Yasak (HARAMU) şehr, yasak (HARAMİ) şehre karşılıktır. Yasaklar (HURUMATU) karşılıklıdır. Kim size saldırırsa saldırdığı kadar siz de ona saldırın. ALLAH’TAN sakının ve biliniz ki ALLAH sakınanlarla beraberdir. (9:36)

Haram kelimesi, “harami, harame, haramen, haramun, hurumaen, hurumun” türevlerinde olmak üzere isim formunda Kuran’da 16 kez geçmektedir.

Bu ayetler: (5:1, 95, 96), (8:34), (9:7, 19, 28), (10:59), (16:116), (17:1), (21:95), (22:25), (28:57), (29:67), (48:25, 27).

Örnekler:

Ey iman edenler! Akitlerinizi yerine getirin. İhramlı (HURUMUN) iken avlanmayı helâl saymamak şartıyla ve size okunacaklar dışta tutulmak üzere hayvanlar size helâl kılındı. Şüphesiz ALLAH dilediği hükmü verir. (5:1)

De ki: “Görüşünüz nedir, söyler misiniz? ALLAH’IN sizin için indirip, sizin de bir kısmını haram (HARAMEN) ve helâl kıldığınız rızıktan haber var mı?” De ki: “ALLAH mı size izin verdi yoksa ALLAH hakkında yalan uydurup, iftira mı etmektesiniz?” (10:59)

Dillerinizin yalan yere nitelendirmesi dolayısıyla şuna “helâl”, buna “haram” (HARAMUN) demeyin. Çünkü ALLAH’A karşı yalan uydurmuş olursunuz. Şüphesiz ALLAH’A yalan uyduranlar kurtuluşa ulaşamayacaktır. (16:116)

Haram kelimesi, “hurumati, hurumatu” türevlerinde olmak üzere diğer isim formunda Kuran’da 2 kez geçmektedir.

Bu ayetler: (2:194), (22:30).

Örnekler:

Yasak (HARAMU) şehr, yasak (HARAMİ) şehre karşılıktır. Yasaklar (HURUMATU) karşılıklıdır. Kim size saldırırsa saldırdığı kadar siz de ona saldırın. ALLAH’TAN sakının ve biliniz ki ALLAH sakınanlarla beraberdir. (2:194)

İşte böyle kim ALLAH’IN haram (HURUMATİ) kıldıklarını yüceltirse Rabbinin katında kendisi için hayırlıdır. Size okunanlar dışındaki hayvanlar helâl kılınmıştır. Öyle ise iğrenç bir pislik olan putlara sakının ve yalan söz söylemekten de kaçının. (22:30)

Haram kelimesi, “mahrumune, velmahrumi” türevlerinde olmak üzere pasif katılımcı formunda Kuran’da 4 kez geçmektedir.

Bu ayetler: (51:19), (56:67), (68:27), (70:25).

Örnekler:

Mallarında isteyen ve mahrum (VELMAHRUMİ) olanlar için bir hak vardır. (51:19)

“Daha doğrusu büsbütün mahrumuz (MAHRUMUNE)!” (56:67)

Haram kelimesi, “muharramen, muharrami, muharramun, vemuharramun” türevinde olmak üzere diğer pasif katılımcı formunda Kuran’da 4 kez geçmektedir.

Bu ayetler: (2:85), (6:139, 145), (14:37).

Örnekler:

De ki: “Leş veya akıtılmış kan veya domuz eti -zaten pistir- veya fasıklıkla ALLAH’TAN başkası adına kesilen hayvanların dışında yenmesi haram (MUHARRAMEN) kılınmış hiçbir şey bulamıyorum. Hatta mecbur ve muhtaç kalan kimse başkasının hakkına el uzatmamak ve haddi aşmamak üzere bunlardan bile yiyebilir.  Çünkü Rabbin gerçekten bağışlayan ve merhamet edendir.” (6:145)

“Rabbimiz gerçekten ben, çocuklarımdan bir kısmını Beyt-i Haram (MUHARRAMİ) yanında, ekini olmayan bir vadiye yerleştirdim. Rabbimiz, salatı ikame etsinler diye... Böylelikle Sen, insanların bir kısmının kalplerini onlara ilgi duyar kıl ve onları ürünlerden rızıklandır. Umulur ki şükrederler. (14:37)

Haram kelimesi, “muharrametun” türevinde olmak üzere diğer pasif katılımcı formunda Kuran’da 1 kez geçmektedir.

Bu ayet: (5:26).

Dedi: “O hâlde, orası onlara kırk yıl haram (MUHARRAMETUN) kılınmıştır. Bu süre içinde yeryüzünde şaşkın şaşkın dönüp dolaşacaklar. Artık böyle yoldan çıkmış kavme üzülme.” (5:26)

-         Haram Kelimesinin Kuran’daki Anlamı

Dünya hayatındaki veya Dünya hayatı içinde belli dönemlerdeki yasaklamaları ifade eden bir kelimedir.  

O, size leşi ve kanı ve domuz etini ve ALLAH’TAN başkası adına kesilmiş olanı kesin olarak haram (HARRAME) kıldı. Fakat kim muhtaç kalırsa taşkınlık yapmamak ve haddi aşmamak şartıyla ona bir günah yoktur. Gerçekten ALLAH, Bağışlayandır, Esirgeyendir. (2:173)

De ki: “Leş veya akıtılmış kan veya domuz eti -zaten pistir- veya fasıklıkla ALLAH’TAN başkası adına kesilen hayvanların dışında yenmesi haram (MUHARRAMEN) kılınmış hiçbir şey bulamıyorum. Hatta mecbur ve muhtaç kalan kimse başkasının hakkına el uzatmamak ve haddi aşmamak üzere bunlardan bile yiyebilir.  Çünkü Rabbin gerçekten bağışlayan ve merhamet edendir.” (6:145)

Örneğin (2:173) ve (6:145) ayetlerinde bazı yiyecekler haram kelimesi ile yasaklanmıştır.

“Rabbimiz gerçekten ben, çocuklarımdan bir kısmını Beyt-i Haram (MUHARRAMİ) yanında, ekini olmayan bir vadiye yerleştirdim. Rabbimiz, salatı ikame etsinler diye... Böylelikle Sen, insanların bir kısmının kalplerini onlara ilgi duyar kıl ve onları ürünlerden rızıklandır. Umulur ki şükrederler. (14:37)

Beyt-i Haram ifadesi, “Yasaklı Ev” demektir. Bununla kastedilen ALLAH’IN Yasaklamaları’nın geçerli olduğu Dünya gezegenidir. İnsanlar yasakların geçerli olduğu bu gezegende yaşamaktadırlar.

İbrahim de çocuklarından bir kısmını ekinsiz vadi olarak nitelendirdiği Dünya hayatına getirmiştir. Onlar da tıpkı İbrahim gibi salâtı ikame etmeli yani vahiy aracılığıyla ALLAH’A yönelişi ayakta tutmalıdırlar. Bunun sonucunda da zekatı verecek yani vahyin gereklerini yerine getirecek ve kurtuluşa erebileceklerdir.  
  
"Ben ancak bu beldenin Rabbine ibadet etmekle emrolundum ki O burasını haram (HARRAMEHA) kıldı. Her şey O'nundur. Ve Müslümanlardan olmakla emrolundum." (27:91)

İbadet, ALLAH’A kulluk etmek yani ALLAH’IN öğütlediği gibi insanca ve daha da ötesi mümince yaşamaktır. İbrahim’in bahsettiği haram yani yasaklı kılınan yer, içerisindeki her şeyin gerçek sahibinin ALLAH olduğu Dünya gezegenidir. İbrahim Dünya gezegeninde ve hayatında Müslüman yani ALLAH’A teslim olmakla emrolunmuştur. Dolayısıyla İbrahim, ALLAH’IN öğütlediği gibi yaşamalıdır.    

Biz senin çok defa yüzünü göğe doğru çevirip, durduğunu görüyoruz. Elbette seni hoşnut olacağın kıbleye çevireceğiz. Yüzünü Mescid-i Haram (HARAMİ) yönüne çevir. Siz de nerede olursanız olun, yüzünüzü hep onun yönüne çevirin. Şüphesiz kendilerine kitap verilenler, bunun Rablerinden bir gerçek olduğunu elbette bilirler. ALLAH, onların yaptıklarından habersiz değildir. (2:144)

Muhammed çok defa yüzünü göğe doğru çevirip, durmaktadır. Bunun nedeni Necm Suresi’nde bahsedildiği gibi Cennetül Meva olan Şira’ya (Sirius Yıldızı’nın yörüngesinde olan bir gezegen) ve oradaki yaşama tanık olmasıdır. Aklı orada kalmıştır… Ancak ALLAH, Muhammed’in ve dolayısıyla bütün müminlerin öncelikle Mescid-i Haram olarak sıfatlandırılmış, yasakların geçerli olduğu secdegah olan Dünya hayatına yönelmelerini istemektedir. Çünkü Şira’ya ulaşabilmenin tek yolu Dünya hayatı sınavını başarıyla tamamlamaktır. Dünya hayatı sınavı, Rablerinden bir gerçektir. ALLAH’IN gönderdiği hidayet rehberlerine uyarak Dünya hayatı sınavlarını başarıyla tamamlayanlar elbette ki Cennetül Meva olan Şira’ya ulaşabileceklerdir.   

EN DOĞRUSUNU ALLAH BİLİR.

Bülent DİLAVER
_iNsaNOĞLU_

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder