-
Haram Kelimesinin Sözlük Anlamı
Haram kelimesi
sözlüklerde, “din kurallarına
aykırı olduğu için yasaklanmış olan, yenilmesi, içilmesi, yapılması, söylenmesi
vb. uygun olmayan, dince yasak olan” anlamlarında kullanılmıştır.
-
İçerisinde Haram Kelimesi ve Kelimenin Türevleri Geçen Ayetler
Bakara Suresi:
(2:85, 144, 149, 150, 173, 191, 194, 196, 198, 217, 275), Ali İmran Suresi: (3:50,
93), Nisa Suresi: (4:23, 160), Maide Suresi: (5:1, 2, 3, 26, 72, 87, 95, 96, 97),
Enam Suresi: (6:119, 138, 139, 140, 143, 144, 145, 146, 148, 150, 151), Araf
Suresi: (7:32, 33, 50, 157), Enfal Suresi: (8:34), Tevbe Suresi: (9:5, 7, 19,
28, 29, 36, 37), Yunus Suresi: (10:59), İbrahim Suresi: (14:37), Nahl Suresi: (16:35, 115, 116,
118), İsra Suresi: (17:1, 33), Enbiya Suresi:
(21:95), Hac Suresi: (22:25, 30), Nur Suresi: (24:3), Furkan
Suresi: (25:68), Neml Suresi: (27:91), Kasas
Suresi: (28:12, 57), Ankebut Suresi: (29:67), Fetih Suresi: (48:25, 27), Zariyat
Suresi: (51:19), Vakıa Suresi: (56:67), Tahrim
Suresi: (66:1), Kalem Suresi: (68:27), Mearic Suresi: (70:25).
-
Haram Kelimesinin Kuran’daki Türevleri
Haram kelimesi, türevleriyle birlikte Kuran’da
toplam 83 kez geçmektedir.
Haram kelimesi, “harrama, harrame, harrameha,
harramehuma, harramna, harramu, hurrime, hurrimet, maharrame, tuharrimu,
yuharrimu, yuharrimune, yuharrimunehu” türevlerinde olmak üzere fiil formunda
Kuran’da 39 kez geçmektedir.
Bu ayetler: (2:173, 275), (3:50, 93), (4:23, 160), (5:3, 72,
87, 96), (6:119, 138, 140, 143, 144, 146, 148, 150, 151), (7:32, 33, 50, 157),
(9:29, 37), (16:35, 115, 118), (17:33), (24:3), (25:68), (27:91), (28:12),
(66:1).
Örnekler:
O, size leşi ve kanı ve domuz etini ve ALLAH’TAN
başkası adına kesilmiş olanı kesin olarak haram (HARRAME) kıldı. Fakat kim muhtaç
kalırsa taşkınlık yapmamak ve haddi aşmamak şartıyla ona bir günah yoktur.
Gerçekten ALLAH, Bağışlayandır, Esirgeyendir. (2:173)
Andolsun, "Meryem oğlu Mesih kesinlikle ALLAH’TIR"
diyenler küfre sapmıştır. Oysa Mesih'in dediği: "Ey İsrailoğlulları! Benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan ALLAH'A ibadet edin. Çünkü O, kendisine ortak koşana şüphesiz cenneti haram (HARRAMA) kılmıştır; onun barınma yeri ateştir. Zulmedenlere yardımcı yoktur. (5:72)
"Ben ancak bu beldenin Rabbine ibadet etmekle
emrolundum ki O burasını haram (HARRAMEHA) kıldı. Her şey O'nundur. Ve Müslümanlardan olmakla
emrolundum." (27:91)
Haram kelimesi, “harami, haramu, hurumu,
hurumun” türevlerinde olmak üzere sıfat formunda Kuran’da 17 kez geçmektedir.
Bu ayetler: (2:144, 149, 150, 191, 194, 196, 198, 217),
(5:2, 97), (9:5), (9:36).
Örnekler:
Biz senin çok defa yüzünü göğe doğru çevirip, durduğunu görüyoruz. Elbette seni hoşnut olacağın
kıbleye çevireceğiz. Yüzünü Mescid-i Haram (HARAMİ) yönüne çevir. Siz de nerede
olursanız olun, yüzünüzü hep onun yönüne çevirin. Şüphesiz kendilerine kitap
verilenler, bunun Rablerinden bir gerçek olduğunu elbette bilirler. ALLAH,
onların yaptıklarından habersiz değildir. (2:144)
Haram şehrler (EŞHURUL
HURUMU) çıkınca bu ALLAH’A ortak koşanları artık bulduğunuz yerde öldürün ve
onları yakalayıp, hapsedin ve her gözetleme yerine oturup, onları gözetleyin.
Eğer tövbe ederler ve salatı ikame eder ve zekâtı verirlerse kendilerini
serbest bırakın. Şüphesiz ALLAH çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.
(9:5)
Yasak (HARAMU) şehr, yasak (HARAMİ) şehre karşılıktır. Yasaklar
(HURUMATU) karşılıklıdır. Kim size saldırırsa saldırdığı kadar siz de ona
saldırın. ALLAH’TAN sakının ve biliniz ki ALLAH sakınanlarla beraberdir. (9:36)
Haram kelimesi, “harami, harame, haramen,
haramun, hurumaen, hurumun” türevlerinde olmak üzere isim formunda Kuran’da 16
kez geçmektedir.
Bu ayetler: (5:1, 95, 96), (8:34), (9:7,
19, 28), (10:59), (16:116), (17:1), (21:95), (22:25), (28:57), (29:67), (48:25,
27).
Örnekler:
Ey iman edenler! Akitlerinizi yerine getirin. İhramlı
(HURUMUN) iken avlanmayı helâl saymamak şartıyla ve size okunacaklar dışta
tutulmak üzere hayvanlar size helâl kılındı. Şüphesiz ALLAH dilediği hükmü
verir. (5:1)
De ki: “Görüşünüz nedir, söyler misiniz? ALLAH’IN sizin
için indirip, sizin de bir kısmını haram (HARAMEN) ve helâl kıldığınız
rızıktan haber var mı?” De ki: “ALLAH mı size izin verdi yoksa ALLAH hakkında
yalan uydurup, iftira mı etmektesiniz?” (10:59)
Dillerinizin yalan yere nitelendirmesi dolayısıyla şuna
“helâl”, buna “haram” (HARAMUN) demeyin. Çünkü ALLAH’A karşı yalan uydurmuş
olursunuz. Şüphesiz ALLAH’A yalan uyduranlar kurtuluşa ulaşamayacaktır. (16:116)
Haram kelimesi, “hurumati, hurumatu”
türevlerinde olmak üzere diğer isim formunda Kuran’da 2 kez geçmektedir.
Bu ayetler: (2:194), (22:30).
Örnekler:
Yasak (HARAMU) şehr,
yasak (HARAMİ) şehre karşılıktır. Yasaklar (HURUMATU) karşılıklıdır. Kim size
saldırırsa saldırdığı kadar siz de ona saldırın. ALLAH’TAN sakının ve biliniz
ki ALLAH sakınanlarla beraberdir. (2:194)
İşte böyle kim ALLAH’IN haram (HURUMATİ) kıldıklarını yüceltirse
Rabbinin katında kendisi için hayırlıdır. Size okunanlar dışındaki
hayvanlar helâl kılınmıştır. Öyle ise iğrenç bir pislik olan putlara sakının
ve yalan söz söylemekten de kaçının. (22:30)
Haram kelimesi, “mahrumune, velmahrumi”
türevlerinde olmak üzere pasif katılımcı formunda Kuran’da 4 kez geçmektedir.
Bu ayetler: (51:19), (56:67), (68:27), (70:25).
Örnekler:
Mallarında isteyen
ve mahrum (VELMAHRUMİ) olanlar için bir hak vardır. (51:19)
“Daha doğrusu
büsbütün mahrumuz (MAHRUMUNE)!” (56:67)
Haram kelimesi, “muharramen, muharrami, muharramun,
vemuharramun” türevinde olmak üzere diğer pasif katılımcı formunda
Kuran’da 4 kez geçmektedir.
Bu ayetler: (2:85), (6:139, 145), (14:37).
Örnekler:
De ki: “Leş veya akıtılmış kan veya domuz eti -zaten
pistir- veya fasıklıkla ALLAH’TAN başkası adına kesilen hayvanların dışında
yenmesi haram (MUHARRAMEN) kılınmış hiçbir şey bulamıyorum. Hatta mecbur ve
muhtaç kalan kimse başkasının hakkına el uzatmamak ve haddi aşmamak üzere
bunlardan bile yiyebilir. Çünkü Rabbin gerçekten bağışlayan ve merhamet
edendir.” (6:145)
“Rabbimiz gerçekten ben, çocuklarımdan bir kısmını Beyt-i
Haram (MUHARRAMİ) yanında, ekini olmayan bir vadiye yerleştirdim.
Rabbimiz, salatı ikame etsinler diye... Böylelikle Sen, insanların bir kısmının kalplerini onlara ilgi duyar kıl ve onları ürünlerden rızıklandır. Umulur ki şükrederler. (14:37)
Haram kelimesi, “muharrametun” türevinde
olmak üzere diğer pasif katılımcı formunda Kuran’da 1 kez geçmektedir.
Bu ayet: (5:26).
Dedi: “O hâlde,
orası onlara kırk yıl haram (MUHARRAMETUN) kılınmıştır. Bu süre içinde
yeryüzünde şaşkın şaşkın dönüp dolaşacaklar. Artık böyle yoldan çıkmış kavme
üzülme.” (5:26)
-
Haram Kelimesinin Kuran’daki Anlamı
Dünya
hayatındaki veya Dünya hayatı içinde belli dönemlerdeki yasaklamaları ifade
eden bir kelimedir.
O, size leşi ve kanı ve domuz etini ve ALLAH’TAN
başkası adına kesilmiş olanı kesin olarak haram (HARRAME) kıldı. Fakat kim muhtaç
kalırsa taşkınlık yapmamak ve haddi aşmamak şartıyla ona bir günah yoktur.
Gerçekten ALLAH, Bağışlayandır, Esirgeyendir. (2:173)
De ki: “Leş veya akıtılmış kan veya domuz eti -zaten
pistir- veya fasıklıkla ALLAH’TAN başkası adına kesilen hayvanların dışında
yenmesi haram (MUHARRAMEN) kılınmış hiçbir şey bulamıyorum. Hatta mecbur ve
muhtaç kalan kimse başkasının hakkına el uzatmamak ve haddi aşmamak üzere
bunlardan bile yiyebilir. Çünkü Rabbin gerçekten bağışlayan ve merhamet
edendir.” (6:145)
Örneğin (2:173) ve (6:145) ayetlerinde bazı yiyecekler haram
kelimesi ile yasaklanmıştır.
“Rabbimiz gerçekten ben, çocuklarımdan bir kısmını Beyt-i Haram (MUHARRAMİ) yanında, ekini olmayan bir vadiye yerleştirdim. Rabbimiz, salatı ikame etsinler diye... Böylelikle Sen, insanların bir kısmının kalplerini onlara ilgi duyar kıl ve onları ürünlerden rızıklandır. Umulur ki şükrederler. (14:37)
Beyt-i Haram ifadesi, “Yasaklı Ev”
demektir. Bununla kastedilen ALLAH’IN Yasaklamaları’nın geçerli olduğu Dünya
gezegenidir. İnsanlar yasakların geçerli olduğu bu gezegende yaşamaktadırlar.
İbrahim de çocuklarından bir
kısmını ekinsiz vadi olarak nitelendirdiği Dünya hayatına getirmiştir. Onlar da
tıpkı İbrahim gibi salâtı ikame etmeli yani vahiy aracılığıyla ALLAH’A
yönelişi ayakta tutmalıdırlar. Bunun sonucunda da zekatı verecek yani vahyin
gereklerini yerine getirecek ve kurtuluşa erebileceklerdir.
"Ben ancak bu beldenin Rabbine ibadet etmekle
emrolundum ki O burasını haram (HARRAMEHA) kıldı. Her şey O'nundur. Ve Müslümanlardan olmakla
emrolundum." (27:91)
İbadet,
ALLAH’A kulluk etmek yani ALLAH’IN öğütlediği gibi insanca ve
daha da ötesi mümince yaşamaktır. İbrahim’in bahsettiği haram yani yasaklı kılınan
yer, içerisindeki her şeyin gerçek sahibinin ALLAH olduğu Dünya gezegenidir. İbrahim Dünya gezegeninde ve
hayatında Müslüman yani ALLAH’A
teslim olmakla emrolunmuştur. Dolayısıyla İbrahim, ALLAH’IN öğütlediği gibi yaşamalıdır.
Biz senin çok defa yüzünü göğe doğru çevirip, durduğunu
görüyoruz. Elbette seni hoşnut olacağın kıbleye çevireceğiz. Yüzünü Mescid-i
Haram (HARAMİ) yönüne çevir. Siz de nerede olursanız olun, yüzünüzü hep onun
yönüne çevirin. Şüphesiz kendilerine kitap verilenler, bunun Rablerinden bir
gerçek olduğunu elbette bilirler. ALLAH, onların yaptıklarından habersiz
değildir. (2:144)
Muhammed
çok defa yüzünü göğe doğru çevirip, durmaktadır. Bunun nedeni Necm Suresi’nde
bahsedildiği gibi Cennetül Meva olan Şira’ya (Sirius Yıldızı’nın yörüngesinde
olan bir gezegen) ve oradaki yaşama tanık olmasıdır. Aklı orada kalmıştır…
Ancak ALLAH, Muhammed’in ve
dolayısıyla bütün müminlerin öncelikle Mescid-i Haram olarak sıfatlandırılmış,
yasakların geçerli olduğu secdegah olan Dünya hayatına yönelmelerini istemektedir.
Çünkü Şira’ya ulaşabilmenin tek yolu Dünya hayatı sınavını başarıyla
tamamlamaktır. Dünya hayatı sınavı, Rablerinden bir gerçektir. ALLAH’IN gönderdiği hidayet
rehberlerine uyarak Dünya hayatı sınavlarını başarıyla tamamlayanlar elbette ki
Cennetül Meva olan Şira’ya ulaşabileceklerdir.
EN DOĞRUSUNU ALLAH BİLİR.
Bülent DİLAVER
_iNsaNOĞLU_
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder