19 Aralık 2015 Cumartesi

VE BAĞLACI KONUSUNDA YORUM

VE bağlacı, Kuran'daki ayetler içerisinde sık sık kullanılır. Hatta öyle ki bazen gereksiz yere fazlaca kullanıldığını düşünürüz. Halbuki Kuran'da her kelime ve her harf, tam olması gereken sayıda ve yerde kullanılmıştır.

VE bağlacının bazı kullanımları, kendisinden önce gelen ifade ile kendisinden sonra gelen ifadeyi birbirinden ayırır gibi görünse de Kuran'ın genelinde iki ifade arasında zorunlu bir bağ kurar.

Bu zorunlu bağ kuran VE bağlacıyla ilgili bazı örneklere bakalım...

Önce konuyu daha iyi anlayabilmek için Türkçeden örnek verelim:

"Servise bin VE okula git."

Örnek cümlede VE bağlacından önceki "servise binmek" ile VE bağlacından sonraki "okula gitmek" işleri ayrı ayrı şeyler olmasına karşın aralarında bir anlam bağı kurulmuştur. Yani okula gitmek, servise binerek yapılacaktır.

Örneğimizi biraz daha geliştirelim:

"Tencereden sana verilen yemeği ye VE karnını doyur."

Bu örneğimizde de "tencereden verilen yemeği yemek" ile "karnını doyurmak" işleri ayrı ayrı şeyler olmasına rağmen VE bağlacı ile aralarında zorunlu bir anlam bağı kurulmuştur. Şöyle ki "karnını doyurmak" işi, "tencereden verilen yemeği yiyerek" gerçekleştirilecektir.

Şimdi Kuran'dan bazı örnek ayetler verelim:

"Kitaptan sana vahyedilen şeyi oku VE salatı ikame et." (29:45'den alıntı.)

Bu ayette hitap edilen kişi, Salatı nasıl ikame edecektir? 

Yanıt: Kitaptan kendisine vahyedilen şeyi okuyarak...


VE bağlacının, kendisinden öncesini ve sonrasını birbirinden ayırmadığına; birbirine bağladığına dair bariz bir örnek:

Allah VE resulünden ültimatomdur. (9:1)

Bu ayette Allah ve resulü ayrı ayrı ültimatom vermemekte; Allah, resulünün ağzından insanlara ültimatomunu iletmektedir.


Aksi takdirde Allah ve resulünün ayrı ayrı ültimatom verdikleri düşünülürse ayrı birer din kurucusu ve hüküm koyucu iki zat sayılmış olurlar ki bu da büyük bir şirktir. Çünkü dinin tek sahibi ve tek hüküm koyucusu Allah'tır.

Ey iman edenler! Allah’a VE O’nun Resûl’üne itaat edin VE siz işitiyorken ondan yüz çevirmeyin. (8:20)


Benzer şekilde "Allah VE resulüne itaat edin" ifadesini içeren ayetler de bu şekilde anlaşılmalı ve Allah'a ayrı, resule ayrı itaat mantığından vazgeçilmelidir. Aksi takdirde Allah'a ve resule ayrı ayrı itaat mantığı, dinde Kuran harici kaynaklar oluşmasına ve dolayısıyla şirke yol açmaktadır.

Yine Türkçeden örnek verelim:

Direksiyon hocası, sürücü adayına:

"Direksiyonun iki tarafından VE yere yakın kısımlarından tut."

dediğinde, sürücü adayı direksiyonu kaç yerden tutacaktır?

VE bağlacından önceki ve sonraki kısımlar, adayın direksiyonu tam nerelerden tutacağını açıklayan tariflerdir ve aralarında anlam bağı vardır.

"Direksiyonun iki tarafından VE yere yakın kısımlarından tut" ifadesine göre direksiyon üzerinde, alttaki iki kırmızı bölüm sürücü adayının direksiyonu tutması gereken yerlerdir.

Şimdi yine Kuran'dan örnek verelim:

"Gündüzün iki tarafında VE gecenin gündüze yakın kısımlarında salatı ikame et. Muhakkak ki iyilikler kötülükleri giderir." (11:114)

Din adamları, bu ayetteki VE bağlacından önceki kısım ile VE bağlacından sonraki kısımları ayırarak salat vakitlerini ikiden fazla farklı zamanlar olarak düşünmüşlerdir. Oysa ki VE bağlacından sonraki "gecenin gündüze yakın kısımlarında" ifadesi, VE bağlacından önceki  "Gündüzün iki tarafında" ifadesinin açıklamasıdır.


"Gündüzün iki tarafında"... Peki neresinde? 

Gündüzün içindeki iki tarafta mı, yoksa dışındaki iki tarafta mı?

Yanıt: "Gecenin gündüze yakın kısımlarında"... Yani Sabah ve Akşam vakitlerinde...

Bu ayet, sadece 2 vakit salatı bize ifade etmektedir.



Din adamları, "gündüzün iki tarafında" ifadesinde bahsi geçen vakitler olan Sabah ve Akşam salatlarını görmeyerek; geleneksel öğretideki namaz vakitlerini ayetlerle örtüştürmeye çalışmışlar ve Güneş'in doğuşundan en tepedeki konumuna kadar geçen süreyi bir taraf, en tepedeki konumundan Güneş'in batışına kadar geçen süreyi de bir taraf kabul etmişlerdir. Böylece geleneksel öğretide yer alan Öğle ve İkindi namazı zamanı olarak bilinen vakitleri gündüzün içine sokmuşlardır. 

Öğle ve İkindi namazı vaktini geleneksel öğretiden etkilenerek belirlemişler ama ilk tarafta yani Güneş'in doğuşundan en tepe noktasındaki konumu arasındaki zaman aralığında olması gereken namaz vaktini unutmuşlar ya da hesap etmemişlerdir. Yani kendi anlayışlarına göre gündüzün iki tarafında olması gereken namaz vakitlerini gündüzün ikinci tarafına, Öğle ve İkindi vakti namazları olarak sıkıştırmışlardır.


NOT: Salat ve Salat vakitleri hakkında daha detaylı bilgi için SALAT KONUSUNDA YORUM başlıklı yazımı okuyunuz.

EN DOĞRUSUNU ALLAH BİLİR.

Bülent DİLAVER
_iNsaNOĞLU_





1 yorum:

  1. Allah razı olsun.Çok güzel açıklamışsınız.Böyle düşünüyor ama kimseyi bulamıyordum.

    YanıtlaSil