5 Şubat 2018 Pazartesi

ZEKATIN MİKTAR ŞARTI

Genel olarak zekâtın verilmesi fiilinin herhangi bir miktarı söz konusu değildir.

İsrailoğulları’ndan, “Allah’tan başkasına ibadet etmeyeceksiniz, anne babaya, yakınlara, yetimlere, yoksullara iyilik edeceksiniz, herkese güzel sözler söyleyeceksiniz, salâtı ikame edeceksiniz (EKİMUS SALATE) ve zekâtı vereceksiniz (ATÜZ ZEKATE)” diye söz almıştık. Sonra pek azınız hariç, yüz çevirerek sözünüzden döndünüz. (2:83)

“Bizim için bu dünyada da bir iyilik yaz, ahirette de… Çünkü biz sana varan doğru yola yöneldik.” Allah, şöyle dedi: “Azabım var ya dilediğim kimseyi ona uğratırım. Rahmetim ise her şeyi kapsamıştır. Onu, bana karşı gelmekten sakınanlara, zekâtı verenlere (YUTUNEZ ZEKATE) ve ayetlerimize inananlara yazacağım.” (7:156)

(2:83) ve (7:156) Ayetleri gibi örnekler çoğaltılabilir. 

Vahyin gerçek yaşamda uygulamaya dökülerek gereğinin yapılması demek; nefsin arındırılabilmesi için yaşam şartları neyin yapılmasını gerektiriyorsa onun yerine getirilmesi demektir. Gerekirse bir borçlunun o anki aciliyeti giderilmeli, gerekirse eldeki bir dilim ekmek paylaşılmalı, gerekirse savaşılmalı, gerekirse de Allah yolunda ölünmelidir. Hayırlı amelin miktarı olmaz. Nefsini arındırmak isteyen kişi, elinden geleni yapmalıdır. Bu husus zekât, infak, sadaka gibi nefsi arındırma şekillerinin tamamı için geçerlidir.

Onların mallarından, onları kendisiyle arındıracağın ve temizleyeceğin (TUZEKKİHİM) bir sadaka (SADEKATEN) al ve onlara salât et. Çünkü senin salâtın onlar için sükûnettir. Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. (9:103)

Gizli konuşmanızdan önce sadakalar (SADAKATİN) vermekten ürperdiniz mi? Çünkü yapmadınız. Allah size tövbe nasip etti. Artık salâtı (SALATE) ikame edin ve zekâtı verin ve Allah'a ve resulüne itaat edin. Allah, yaptıklarınızdan haberdardır. (58:13)

(9:103) ve (58:13) Ayetlerine göre nefsin temizliği, mallardan bir miktar sadaka alınmasıyla da verilmesiyle de gerçekleştirilmektedir ve bu miktarın herhangi bir ölçüsü yoktur. Kişiye göre değişebilir.

İnsanların malları içinde artsın diye faizle her ne verirseniz Allah katında artmaz. Ama Allah’ın hoşnutluğunu isteyerek her ne zekât (ZEKATİN) verirseniz işte bunu yapanlar sevaplarını kat kat arttıranlardır. (30:39) 

Miktar önemli olmaksızın artması için faizle verilenler, Dünya üzerinde artıyor görünse de Allah katında artmaz. Ancak Allah’ın hoşnutluğunu isteyerek verilen zekât yani nefsin temizlenmesi amacıyla verilenler karşılığında kat kat sevap artacaktır.   

O ki Allah yolunda malını verir, temizlenir (YETEZEKKA). (92:18)

Bir insanın, başka insanların hayrına olmak üzere nefsini arındırmak için malını vermesi, Allah yolunda olduğunun en belirgin göstergelerinden biridir. Verilen malın miktarı değil, kişinin kalbindeki niyet önemlidir ve o niyeti Allah bilmektedir. Bundan ötesi de Allah yolunda savaşmak ve ölmektir.

Şeytan sizi fakirlikle korkutur ve size çirkinliği ve hayâsızlığı emreder. Allah ise size kendi katından mağfiret ve bol nimet vaad ediyor. Şüphesiz Allah, lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir. (2:268)

Mallarını gece gündüz; gizli ve açık Allah yolunda harcayanlar var ya onların Rableri katında mükâfatları vardır. Onlara korku yoktur. Onlar mahzun da olacak değillerdir. (2:274)

Şeytan insanları fakirlikle korkuttuğu için insanlar mallarından ihtiyacı olanlara vermeye çekinirler. Hatta bu yüzden çoğu insan mallarını biriktirmeye başlar. Bu yüzden ihtiyaç fazlası mallar, herhangi bir ölçü olmaksızın Allah yolunda harcanmalıdır.

Onlar, harcadıklarında ne israf ne de cimrilik edenlerdir. Onların harcamaları, bu ikisi arası dengeli bir harcamadır. (25:67)

Allah yolunda yapılan harcamadaki kıstas ne çok fazla israf ne de cimriliktir; ikisi arasında dengeyi gözetmektir.

“Allah’ın sana verdiği şeylerde ahiret yurdunu ara. Dünyadan da nasibini unutma. Allah’ın sana iyilik yaptığı gibi sen de iyilik yap ve yeryüzünde bozgunculuk isteme. Çünkü Allah, bozguncuları sevmez.” (28:77)

Bir müminin bu konuda yapması gereken şey, Allah’ın verdiklerini ahiret yurduna yönelik kullanmak yani Allah yolunda harcama yapmak; bunu yaparken de Dünya’dan nasibini unutmamak yani aşırı israfa kaçmamaktır. İyilik yapmak fakat bozgunculuk yapmamaktır.  

Ayetlerin genelinden de anlaşılacağı üzere zekât vermenin yani arınmışlığa ulaşmanın bir miktar şartı yoktur. 

En Doğrusunu ALLAH Bilir.

Bülent DİLAVER
_iNsaNOĞLU_

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder